menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İTİRAZIN İPTALİ DAVALARI KISMİ DAVA OLARAK AÇILABİLİR Mİ?

12 24
24.05.2025

Borçluya karşı girişilen icra takiplerine borçlu tarafından çeşitli nedenlerle itiraz edilmesi mümkündür. İşbu itiraz neticesinde duran takibin devamı amacıyla açılan itirazın iptali davaları ile uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ancak; takip talebindeki kalemlerin bütünlüğü, miktar itibariyle ayrılıp ayrılamayacağı gibi hususlar sebebiyle itirazın iptali davalarının kısmi dava olarak açılıp açılamayacağı tartışma konusu olmuştur. İşbu yazımızda öncelikle itirazın iptali ve kısmi dava terimleri incelenecek ve itirazın iptali davalarının kısmı dava olarak açılıp açılamayacağı hususu Yargıtay içtihatları çerçevesinde irdelenecektir.

1) Genel olarak itirazın iptali davalarının değerlendirilmesi

Alacaklının borçlu aleyhine açtığı icra takibine borçlunun itiraz etmesi durumunda başlatılan icra takibi duracaktır. Bu noktada alacaklının borçlunun yaptığı bu itirazı bertaraf etmek ve takibin devamını sağlamak için iki yolu bulunmaktadır. Bunlardan ilki genel mahkemelerde açılacak itirazın iptali davası, diğeri ise icra mahkemelerinde açılacak itirazın kaldırılması yoludur. [1] Biz bu yazımızda itirazın iptali davasının üzerinde duracağız.

İİK md. 67’ de düzenlenen itirazın iptali davası, takibe konu alacağın varlığı tespit edilerek borçlunun itirazının hükümsüz kılınması ve de icra takibinin devam etmesi amacı ile açılmaktadır. İtirazın iptali davalarının şartları ise şunlardır; öncelikle geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İkinci olarak işbu takibe borçlu tarafından yapılmış geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Bu şartlar sağlandı ise alacaklının itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde itirazın iptali davasını açması gerekmektedir. Şayet borca itiraz talebi alacaklıya tebliğ edilmedi ise bu süre itirazın iptali davasının açıldığı tarihten başlamaktadır. Son olarak davayı açmakta hukuki yarar da bulunmalıdır. Bunlar genel koşullar olup somut olaya göre farklı koşullar da eklenebilir. Son olarak itirazın iptali davalarında yargılama usulü uyuşmazlığın niteliği ve görevli mahkemeye göre değişkenlik gösterecektir.

2) Kısmi dava ve ıslah kavramları

Kısmi dava HMK md. 109’a göre; “(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. “ O halde kısmi dava açılabilmesi için alacağın yalnızca belli bir kısmı talep edilmeli ve uyuşmazlık konusu bölünebilir nitelikte olmalı ve de aynı hukuki ilişkiden doğmalıdır. İşbu dava türünde hukuki alacağın tamamını talep etme imkanı varken bir kısmı talep edilmektedir. Ayıca; kısmi dava ile alacağın bir kısmı talep edildiğinden talep edilmeyen bakiye alacak miktarı ıslah yolu ile talep edilebilir. Yine belirtmek gerekir ki; belirsiz alacak davasında olduğu gibi dava dilekçesinde ayrıca kısmi dava olduğunun belirtilmesine gerek yoktur. Yalnızca açıklamalardan alacağın talep edilenden fazla olduğunun anlaşılması ve fazla ilişkin hakların saklı tutulduğunun belirtilmesi yeterlidir.

Yargıtay BG. Büyük Genel Kurulunun 2017/8 E. 2019/3 K. Sayılı kararında kısmi dava şu şekilde açıklanmıştır; “Davacının bir hukuki ilişkiden doğan ve aynı kişiden olan alacağının veya hakkının şimdilik belli bir kesimi (bölümü) hakkında hüküm verilmesi talebi ile açtığı davaya kısmi dava denir (Arslan, R./Yılmaz, E./Taşpınar Ayvaz, S./Hanağası, E.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2018, 4. Baskı, s.295).Başka bir deyişle, bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik bir bölümünün dava konusu edilmesi gerekir. Bu durumda daha fazla bir miktar üzerinden tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya, kısmi dava denir. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarımın saklı tutulması” ya da “alacağımın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterlidir.” [2]

Kısmi dava açmaktaki amaç genel itibariyle dava masrafları ve muhtemel karşı vekalet ücretiyle karşı karşıya kalmaktan korunmaktadır. Zira dava açılırken talep edilen kısmi miktar kadar harç ve masraf ödemesi yapılmaktadır ve de davanın aleyhe sonuçlanması ihtimalinde de davalıya ödenecek karşı vekalet ücreti de ıslah edilmediği takdirde kısmi olarak talep edilen miktar kadar olacaktır.

Kısmi davada zamanaşımı yalnızca talep konusu miktar için kesilir; yani her ne kadar talep miktarı ıslah edilse de ıslah edilen kısım için zamanaşımı kesilmez. Yine faiz açısından da; dava dilekçesi ilen talep edilen kısım açısından faizler temerrüt tarihinden itibaren, ıslah ile arttırılan kısım açısından ise ıslah tarihinden itibaren faiz işlemeye başlar.

3) İtirazın iptali davaları kısmi olarak açılabilir mi?

Evet, güncel içtihat ve uygulamaya göre itirazın iptali davaları kısmi dava olarak açılabilir. Yukarıda açıkladığımız şartlar mevcutsa yani; talep konusu niteliği itibariyle bölünebilir durumda ve aynı hukuki ilişkiden doğmuş ise alacağın belirli bir kısmı davaya konu edilebilir. Burada kanaatimizce dikkate edilmesi gereken husus ise; icra takibinde birden fazla alacak kalemi var ise her kalem için ayrı ayrı miktar belirtilmesidir. Zira her ne kadar tüm kalemler aynı hukuki ilişkiden kaynaklansa dahi; ıslaha başvurulduğunda karşılaşılabilecek problemlerin önüne geçmek adına her bir kalem için ayrı miktar belirtilmesi ve ıslah edilmesi dava dilekçesindeki talep sonucunun açık ve anlaşılır olması açısından da önemlidir.

Yargıtay geçmiş içtihatları itirazın iptali davalarının icra takibine dayalı olduğu ve konusunun bölünemeyeceğinden bahisle kısmi olarak açılamayacağı yönünde idi. Örneğin;

© Hukuki Haber