İKLİM KANUNU TEKLİFİ
1. İklim Kanunu Teklifinin içeriği ne?[1]
İklim Kanunu Teklifinin (“Teklif”) amacı; yeşil büyüme vizyonu ve (2053 yılı için konulmuş olan) net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, iklim değişikliğiyle mücadele etmek (m. 1).
20 madde ve 2 geçici maddeden oluşan Teklif, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum doğrultusunda faaliyetler belirleyerek, kamu kurum ve kuruluşlarının her birine, Ulusal Katkı Beyanı ve strateji belgelerindeki eylemlerle uyumlu olacak şekilde gerçekleştirmeleri için sorumluluklar öngörüyor.
Yeni uygulanmaya başlayacak, önce pilot uygulamaya tabi olacak Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve karbon kredileri ile ilgili düzenlemeler yapılarak, kapsam dahilindeki işletmelerin sera gazı emisyon izni alması zorunlu hâle getiriliyor. Teklif ETS aktörlerini Karbon Piyasası Kurulu, Danışma Kurulu, İklim Değişikliği Başkanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, piyasa işletmecisi ve merkezi uzlaştırma kuruluşu olarak belirliyor.
Ticaret Bakanlığınca Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kurulması öngörülüyor. Yeşil yatırımların belirlenmesine yönelik iklim finansmanının, iklim değişikliğiyle mücadele teşviklerinin ve Türkiye Yeşil Taksonomisinin yasal zemini oluşturuluyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki İklim Değişikliği Başkanlığının (“Başkanlık”) yetkilerini ve gelirlerini düzenliyor. İklim değişikliği kapsamında gerekli görülen tedbirlerin alınması amacıyla kurumlararası koordinasyonu sağlamak, faaliyetleri ve standartları belirlemek, gelişmeleri izlemek, karbon fîyatlandırmasına ilişkin piyasaya dayalı mekanizmaları düzenlemekle Başkanlığın yetkili olduğu hüküm altına alınıyor.
Teklif ayrıca iklim değişikliği ile mücadelede yaptırımlar ve denetim mekanizmaları belirliyor.
Teklifin gelirler ve döner sermayeye ilişkin 12. maddesinde sınırlı şekilde belirlenen gelirler bulunuyor ve bunların yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele amacı dışında kullanılamayacağı hüküm altına alınıyor. Bu kapsamda belirlenen gelirler şunlar:
“a) Sera gazı emisyon izni alınması kapsamında elde edilecek gelirler,
b) ETS kapsamında birincil piyasadaki tahsisat satış gelirleri, piyasa istikrar mekanizması kaynaklı işlemlerden elde edilen gelirler,
c) Piyasa işletmecisinin ETS piyasasından elde ettiği gelirlerin yüzde ellisi,
ç) Uluslararası karbon piyasalarında yetki verilen karbon kredileri için alınan katkı payları,
d) Bu Kanun kapsamında uygulanan idari para cezalarının yüzde ellisi.”
2. Teklif hangi aşamada?
Bir kanunun yürürlüğe girebilmesi için Genel Kurulda en az 151 milletvekilinin oyuyla kabul edilmesi ve Cumhurbaşkanınca, uygun bulunursa, yayımlanması gerekiyor. Uygun bulunmazsa, bu defa tekrar kabul edilebilmesi için Genel Kurulda 301 oy gerekiyor.[2]
Teklif TBMM Genel Kurulu gündeminde yer alıyor.[3] Dün (9 Nisan) ilk dört maddesinin kabul edildiğine dair haberler var.[4]
3. Bağlantılı olduğu uluslararası anlaşmalar hangileri?
Teklifte çeşitli maddelerde atıf yapılan “taraf olunan uluslararası anlaşmalar”, Gerekçede de bahsedildiği üzere halen, özellikle BM İklim Değişikliği Çerçeve Konvansiyonu (BMİDÇS, Konvansiyon) ve Konvansiyonun uygulama aracı olan Paris Anlaşması.
Konvansiyon, atmosferdeki sera gazı birikimlerini iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde sabitlemeyi amaçlıyor.
26 madde ve iki ekten oluşan Konvansiyonun benimsediği en önemli ilke, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar, göreceli kabiliyetler”.
Konvansiyonun kalbi, ayrılmaz birer parçası olan iki ekinde atıyor çünkü eklerde kayıtlı Taraf Devletlere, tüm Taraflara yüklenen ortak yükümlülüklere ilave çeşitli yükümlülükler yükleniyor. Ek I Devletleri insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak, karbon yutak alanlarını korumak ve geliştirmek, salınan ve uzaklaştırılan sera gazı emisyonları ile ilgili envanter tutup paylaşmak, iklim değişikliğine karşı alınan önlemleri paylaşmak ve diğer Taraflarla işbirliği yapmakla ödevli. Ek II Devletleri Ek I’dekilerinkilere ilave olarak, gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadele, etkilerini en aza indirme ve uyum kapsamında teknoloji transferi, bilgi paylaşımı, finansman sağlanması ve teşvik gibi sorumluluklara sahip.
Pratikte şöyle söyleyebiliriz: Konvansiyon Tarafları yüklendikleri sorumluluklar temelinde 3 dereceye sahip olup, bunlar en yüksekten alçağa doğru Ek II ülkeleri (derece 1), Ek I ülkeleri (derece 2) ve diğerleri (derece 3).
Türkiye, OECD üyesi olması nedeniyle Ek I kapsamında olmakla birlikte, geçiş ekonomisi olmayan ve “özel şartları” Taraflar Konferansı kararlarıyla (26/CP.7, 1/CP.16, 2/CP.17, 1/CP.18 ve 21/CP.20) kabul edilen tek ülke.[5]
Türkiye’nin, diğer ülkelere finansman sağlama yükümlülüğü bulunmuyor.
Uzun dönemli hedefini küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme kıyasen 2°C’nin olabildiğince altında (mümkünse 1,5 derece seviyesinde) tutulması olarak belirleyen Paris Anlaşması gelişmiş ülkelerin daha az gelire sahip ve daha savunmasız ülkelere iklim değişikliğiyle mücadelede mali yardım sağlamada öncülük ve diğer Tarafların gönüllü katkılarını teşvik etmesi gerektiği üzerine kurulu.
Anlaşma Konvansiyondaki ekleri referans almayıp, Taraf Devletleri “gelişmiş” ve “gelişmekte olan” olarak sınıflandırıyor. Ancak bu iki grup arasında “özellikle azaltım ve finansman gibi öze ilişkin ödevlerin düzenlenmesinde” yapılan ayrımın zımnen Konvansiyon eklerini temel aldığı da belirtiliyor.© Hukuki Haber
