menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Osmanlı Modernleşmesi, Hukuk ve Toplum: Namık Kemal’in Penceresi

16 14
22.01.2025

Tarihin her dönemi, toplumların hukukla ve devletle kurduğu ilişkinin yeniden tanımlandığı kırılma noktalarına sahne olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıldaki modernleşme çabası, böyle bir dönüşümün açık bir örneğidir. Tanzimat reformlarıyla başlayan bu süreç, (her ne kadar bazı müellifler daha da geriden başlatsa da böyle diyelim) yalnızca teknik yenilikler getirmekle kalmamış, aynı zamanda Osmanlı toplumunun temel dayanaklarını da sorgulamıştır. Hukuk, bu değişim sürecinin merkezinde yer alırken, toplumsal yapının modernleşmeyle nasıl bir etkileşim içerisinde olacağı sorusu giderek önem kazanmıştır. İşte bu noktada, Namık Kemal’in fikirleri dikkat çekici perspektif ve ikilemleri bir arada sunar.

Bu yazı elbette bir Namık Kemal savunusu değildir ancak mevcudu bilmeyen icat edemez ve bugünkü mevcudiyetimizin arka planına dair kazı çalışmaları yapmak esasen asgari olarak sağlıklı bir zeminde var olabilmek ve var olanı anlayıp aşabilmek için olmazsa olmazlarımızdandır. Maalesef bu olmazsa olmazlar da parçalı psikolojilerimiz sebebiyle akamete uğruyor. Bu paragrafı bu yazıya eklemek zorunda kaldım zira başta Tanzimat olmak üzere tarihin hemen hemen her dönemine dair yapılan çalışmalar benzer illetlerle malul. Halbuki mesele illet ile malul arasında işleyebilen bir akla erişmektir ve bu noktadan bakıldığında Tanzimat aydınları hangi cenahtan olursa olsun çok daha sahici bir varoluş sergilemişlerdir. Tanzimat aydınlarındaki bu liyakati görüp takdir etmeli ancak sentezci, eklektik ya da duygusal çıkışların da mebzul miktarda olduğunu ve ciddi bir kritiği hak ettiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Nitekim Niyazi Berkes’e göre Namık Kemal “yeni kavramları, Alışılmış eski terimlerle anlatmaya çalışırken liberalizmin ve anayasacılığın altında yatan ve kökenleri açısından İslam-Osmanlı geleneğine tümden yabancı olan tabii haklar düşünüyle egemenliğin kaynağının halk iradesi olduğu düşününe Avrupa’da rastladığı ve benimsediği halde, giriştiği polemik ile farkına varmadan bu düşüne aykırı bir yola düşmüştür.”¹

Özetle Namık Kemal “1) Osmanlı İmparatorluk Devletinin çöküş nedenleri nelerdir? 2) Bu çöküş sürecini tersine çevirmenin yolları nelerdir? 3) Bunun için gerekli olan reformlar ne olmalıdır?”² şeklinde sıralanabilecek üç sorunun peşine düşmüş bir aydındır. Bu yazı onun içine düştüğü çelişkileri yahut bize sunduğu açılımları masaya yatırmak için değil genel manada bir seyir yazısı olarak kaleme alınmış........

© Hukuki Haber