Bolu’daki Yangın Faciasına Dair
Bolu'da Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan yangın, sadece fiziksel bir felaketin ötesinde, derin bir ahlaki ve hukuki çöküşün de göstergesidir.
Bu trajedi, hukuk ve ahlak arasındaki ilişkinin ne denli kopuk olduğunu ve ihmaller zincirinin nasıl bir boyuta eriştiğini göstermektedir. Bolu’da meydana gelen otel yangını, sadece alevlerin yok ettiği bir yapının değil, derin bir sistem zafiyetinin de hikayesidir.
Bu olay, yangın güvenliği, denetim mekanizmaları ve kamu otoritesinin sorumluluğu gibi hayati meseleleri yeniden gündeme taşırken, göz ardı edilen kurumsal kültür eksikliklerini de açığa çıkarmaktadır. İnsan hayatını ve kamu güvenliğini doğrudan etkileyen bu tür facialar, mevzuatın sadece kağıt üzerinde varlığını değil, aynı zamanda uygulamadaki etkinliğini de sorgulamayı zorunlu kılmaktadır.
1. Hukuki Çerçeve
A. Cezai Sorumluluk
Taksirle Ölüme Neden Olma
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85. maddesi, taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçunu düzenler. Grand Kartal Otel yangınında işletmecinin, yangın güvenliği önlemlerini almaması, yangın kapılarının kilitli tutulması ve alarm sistemlerinin devre dışı bırakılması gibi ihmalleri, yalnızca dikkatsizlikle açıklanabilirlikten uzak görünmektedir.. Bu durum, bilinçli taksir kapsamında değerlendirilebilir ve tatbik edilecek ceza mağdur sayısı da göz önünde tutularak artırılabilir.
Nitekim Yargıtay’ın çeşitli kararlarında iş yeri sahibinin, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadığı bir olayda, meydana gelen kazada bilinçli taksirle cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, Grand Kartal Otel işletmecisinin sorumluluğunu değerlendirmek için bir emsal teşkil edebilir. (Sanığın sahibi olduğu... mevzuat hükümlerine göre çalışma yapılmadığı, iş güvenliğinin sağlanmadığı, çalışanlara gerekli eğitim verilmemesi ve denetim yapılmadığının tespit edilmesi karşısında; iş yerinde uygun ortam sağlamadan ve gerekli güvenlik önlemlerini almadan çalışma yaptıran sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi… Yargıtay 12. Ceza Dairesi E.2014/22727, K.2015/17745)
Yine Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2022/10071E, 2024/2994 K. sayılı ve 5.6.2024 tarihli kararı, benzer bir olay olan Aladağ Yurt Yangını'nda, gerekli tedbirleri almayan sorumluların cezalandırılmasını hükme bağlamıştır. ( Baştan sona okunması gereken bir karardır.)
Memur Suçları ve Görev İhmali
Yangın güvenliği denetimlerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin durumu, TCK 257. madde çerçevesinde “Görevi Kötüye Kullanma” suçuna yol açabilir. Fakat burada bu ve benzeri suçların soruşturulmasının şarta bağlı olduğunu ifade etmek gerekir. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, kamu görevlilerinin yargılanabilmesi için soruşturma izni alınmasını şart koşar. Dolayısıyla bu ve benzer süreçlerdeki bürokratik engeller, kamu görevlilerinin ihmallerine karşı cezai süreçlerin işletilmesini zorlaştırmaktadır.
B. Genel Mana İtibariyle Denetim ve Sorumluluk
Esasen burada ihlal edilen hak neticesi itibarıyla yaşam hakkıdır. Bu noktada idarenin sorumluluğu tartışılırken ”kim kusurlu” yahut “kim daha çok kusurlu” gibi tartışma ortamlarında tartışmacılar arasında bir taraf seçmek çok sağlıklı olmasa gerektir. Bu tartışmaları ister aktüel-politik bazda ister hukuki planda her kim yapıyorsa yapsın bizim almamız gereken mevzi şu ya da bu değil doğrudan ihlal edilen yaşam hakkının savunusudur. Elbette hukuk teknik bir alandır, kusur ve kusurun izafesi de nitelikli bir mütalaa gerektirir. Ancak burada söz konusu insan ve onun temel hakkı olan yaşam hakkıdır.
Bu idrakle kadrajı biraz daha geriden tuttuğumuzda esasen teknik olarak da Anayasa Mahkemesi’nin şu kararındaki tespit ve ilkelerin somut olayı aydınlatacağı kanaatindeyim ve yürütülecek tüm hukuki/usulî işlemlere de doğrudan sirayet etmesi gerektiğini düşünüyorum, şöyle ki:
Kadrajı biraz daralttığımızda ise elbette ehlinin malumu olduğu, Danıştay’ın çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere kamu kurumlarının denetim görevlerini yerine getirmemesi durumunda meydana gelen zararlardan dolayı hizmet kusuru nedeniyle tazminat yükümlülüğü mevcuttur. (…İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç........© Hukuki Haber
