menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anlaşmalı Boşanma Protokolünden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil Davası

13 1
thursday

Giriş

Anlaşmalı boşanma davalarında eşler arasında imzalanan protokol, mal paylaşımı konusunda önemli taahhütler içerebilmektedir. Özellikle protokolde bir taşınmazın devri kararlaştırılmışsa, boşanma sonrasında bu taahhüdün yerine getirilmemesi halinde tapu iptal ve tescil davası gündeme gelir. Bu tür davalar, aile hukuku ile gayrimenkul hukukunun kesişim noktasında, özel bir uzmanlık ve dikkat gerektirmektedir. Makalemizde, anlaşmalı boşanma protokolüne dayalı tapu iptal ve tescil davalarının hukuki temellerini ve uygulamada karşılaşılan meseleleri ele alacağız.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli mahkeme: Anlaşmalı boşanma protokolünden doğan tapu iptal ve tescil davalarında kural olarak görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, uyuşmazlık Türk Medeni Kanunu’nun aile hukukuna ilişkin hükümlerinden kaynaklandığı için dava, aile mahkemesinde görülmelidir[1]. Görev, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.

Bu kuralın istisnası, protokolün boşanma davasında hakime sunulmamış veya hakim tarafından onaylanmamış olması hâlidir. Eğer protokol, boşanma ilamının eki haline gelmemişse, artık aile hukuku kapsamında değerlendirilmez; taraflar arasındaki sıradan bir sözleşme olarak Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olur. Bu durumda görevli mahkeme aile mahkemesi değil, asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Nitekim Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, protokolün mahkemece onaylanmadığı bir durumda söz konusu belgenin “özel hukuk hükümlerine dayalı bir belge” niteliği kazandığını, bu halde uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözüleceğini ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu açıkça vurgulamıştır[2]. Dolayısıyla, protokolün hukuki statüsü görevli yargı yolunu belirlemede önemli bir rol oynamaktadır.

Yetkili mahkeme: Taşınmazın aynına ilişkin davalarda HMK gereği taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olsa da, Yargıtay bu tür uyuşmazlıklarda farklı bir yaklaşım benimsemektedir. Protokolün içeriğindeki taşınmaz devri yükümlülüğü, doğrudan ayni haktan değil, kişisel bir alacak hakkından kaynaklandığı için genel yetki kuralı uygulanır[3]. Bir başka deyişle, davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkili kabul edilir; taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili değildir.

Protokolün Delil Değeri

Anlaşmalı boşanma sırasında tarafların imzaladığı ve hakimin onayına sunularak boşanma hükmünün bir parçası haline gelen protokol, sonrasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda son derece güçlü bir delil niteliği taşır. Yargıtay kararlarında bu protokolün, mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu ve bu yönüyle kesin delil teşkil ettiği belirtilmektedir[4][5]. Zira protokol, hakim huzurunda tarafların serbest iradesiyle beyan edilmiş ortak bir mutabakatın ürünüdür. Bu niteliği gereği protokol, tarafları bağlar ve daha sonra protokoldeki beyanların aksini iddia etmelerini büyük ölçüde engeller.

Dava Şartları

Protokolün varlığı ve geçerliliği: Tapu iptal ve tescil davasının açılabilmesi için öncelikle, boşanma sürecinde taraflarca imzalanmış ve hâkim tarafından onaylanarak hukuki geçerlilik kazanmış bir protokolün mevcut olması gerekir. Bu protokol, genel sözleşme geçerlilik şartlarını taşımalıdır: İçeriği hukuka, ahlaka, kamu düzenine veya emredici hükümlere aykırı olmamalıdır (Türk Borçlar Kanunu m.27 uyarınca); tarafların fiil ehliyeti bulunmalı ve iradeleri sakatlanmamış olmalıdır. Eşlerden birinin protokolü yanılma, aldatma veya korkutma sonucu imzaladığı sonradan ortaya çıkarsa, bu durum protokolün geçerliliğini ortadan kaldırabilecektir. Ancak yukarıda değinildiği üzere, böyle bir irade sakatlığı iddiası, boşanma hükmü kesinleştikten sonra doğrudan bu davada dinlenmez; bunun için ayrı bir iptal davası açılması gerekir. Uygulamada, protokol onaylandıktan sonra boşanma kararı kesinleşinceye kadar tarafların protokolden cayıp boşanmayı çekişmeli hale getirme imkânı da bulunduğundan, protokolün geçerliliğine etki eden itirazlar genellikle boşanma aşamasında da gündeme getirilebilir.

Hâkim onayı ve kararın kapsamı: Anlaşmalı boşanma protokolü, ancak aile mahkemesi hakiminin uygun bulup onaylaması halinde hukuki sonuç doğurur. Hakimin onayından geçmemiş bir protokol, taraflar açısından bağlayıcı değildir ve tek başına tapu iptal ve tescil davasına dayanak yapılamaz. Ortada hakim tarafından onaylanmamış bir protokol var ise, bir taşınmazın devrini öngören bir sözleşmenin (satış vaadi) ancak noterde resmi şekilde yapılması halinde geçerli olması söz konusu olacağından, devirle ilgili sözleşmenin mutlaka noterde yapılması gerekir. Dolayısıyla, dava şartlarının en kritiği, protokolün boşanmaya hükmeden mahkemece onaylanmış olmasıdır. Hakimin onayına ek........

© Hukuki Haber