ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (Yargı Kararlarıyla ve Soru-Cevap Formatında)
1. Genel Tanım ve Hukuki Dayanaklar
1.1. Ortaklığın Giderilmesi (İzale-iŞuyu) Davası Nedir?
Ortaklığın giderilmesi davası, birden fazla kişinin mülkiyet hakkına sahip olduğu taşınır veya taşınmaz malın, ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisini sona erdirerek bireysel mülkiyete çevrilmesini sağlayan bir hukuk davasıdır.
Ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların kapsamını paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır, taşınmaz mallar ve haklar oluşturmaktadır. Birden fazla malikin paydaş olduğu bu tür mal veya haklar üzerindeki ortaklığın giderilmesi hususunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ortaklık ancak dava yoluyla sona erdirilebilir (AYM, E.2023/178, K.2024/125, 27/06/2024, § 26).
Bir başka ifadeyle ortaklığın giderilmesi davaları, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallar ile haklarda, paydaş ya da ortaklar arasında yürürlükte olan tapulu mülkiyet ilişkisini sora erdirip bireysel mülkiyete geçişi sağlayan çift yönlü, yanlar için benzer sonuçlar doğuran davalardır (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05/07/2017 tarihli ve E.2015/15195, K.2017/5681 sayılı kararı).
1.2. Ortaklığın Giderilmesi Davasının İki taraflı Dava Olması Neyi İfade Eder?
Ortaklığın giderilmesi davalarında davacı tarafın yanında davalıların da menfaati olduğundan anılan dava, iki taraflı dava olarak kabul edilir. Bu bağlamda bu davaların niteliği gereği davacı; dava açtıktan sonra davadan feragat etse, davayı takip etmese bile diğer davalılardan birisi dahi davaya devam edeceğini bildirdiği takdirde mahkeme tarafından davaya devam edilmekte ve karar verilmektedir. Bunun yanı sıra ortaklığın giderilmesi davası kabul edildiğinde yargılama giderlerine davacı da dâhil bütün hissedarlar hisseleri oranında katlanmaktadır (AYM, Elif Yaylı, B. No. 2022/31465, 22/5/2024, § 49).
Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11/05/2023 tarihli ve E.2023/1857 K.2023/3305 sayılı kararında ortaklığın giderilmesi davasının bu özelliğini şu şekilde ifade edilmiştir: “7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesi… gereğince kendisine tebligat çıkarılan kişi ile, bu kişi adına tebligatı alan arasında menfaat çatışmasının bulunması halinde, tebliğ işleminin hasma tebliğ nedeniyle TK'nun 39. maddesi hükmüne aykırı olmakla usulsüz olduğundan bahsedilecektir. Ancak ortaklığın giderilmesi davaları, müşterek veya iştirak halinde mülkiyete tabi menkul ya da gayrimenkul mallardaki ortaklığın sona erdirilmesine ilişkindir ve bu davalarda usul hukukunun öngördüğü anlamda bir husumet bulunmayıp, her paydasın payı oranında davanın sonucu üzerinde hakkı vardır. Bu cümleden olmak üzere somut uyuşmazlığın incelenmesinde; ..., ..., ..., ... ve ...’nün, ortaklığın giderilmesi davasında davalı tarafta yer alan Celal Tütüncü’nün mirasçıları oldukları, adı geçenlerin, ihalenin feshi davasında da aynı tarafta davacı olarak yer aldıkları, alacaklı ya da borçlu sıfatlarının da bulunmadığı anlaşılmakla, buna göre davacılar ..., ..., ... ve ... ile adı geçenlere çıkartılan satış ilanı tebligatlarını alan davacı ... arasında menfaat çatışmasının bulunduğundan söz edilemez.”
1.3. Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası Hangi Kanun’da Düzenlenmiştir?
Ortaklığın giderilmesi davaları, temel olarak Medeni Kanun’da düzenlenmiştir. Ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilen parsellerin satışı ise İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır.
1.4. Hangi Hukuk Kuralları Bu Davayı Düzenler?
Ortaklığın giderilmesi davası, Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 698-699 hükümleri ile düzenlenmiş olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) usul kuralları çerçevesinde davada uygulama imkânı bulmaktadır.
Paylı mülkiyette bulunan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi konusu, 4721 sayılı Kanun’un 698 ve 699. maddelerinde düzenlenmiştir. Medeni Kanun’un paylı mülkiyetin sona ermesini düzenleyen 698. maddesi, hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça paydaşların her birinin bir zamanda malın paylaşılmasını isteyebileceğini öngörmektedir.
1.5. Adi Ortaklık Sona Erdiğinde Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Adi ortaklığın sona ermesi halinde ortaklar, taşınmaz üzerindeki paylarını hukuken ispatlamakla yükümlüdür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06/07/2023 tarihli ve E.2022/6649, K.2023/2050 sayılı kararı şöyledir: “Gizli adi ortaklıkta, ortakların mülkiyet hakkı şeklen dışa karşı görünen ortağa aktarılmaktadır. Her ne kadar adi ortaklığa ilişkin yazılı bir sözleşme mevcut değilse de, davacılar murisleri ile kardeşi olan davalı arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu tanık delili ile ispatlama hakkına sahiptir.”
1.6. Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Zamanaşımı Süresi Var Mıdır?
Hayır. Ortaklığın giderilmesi davası yenilik doğurucu bir dava olduğundan zamanaşımı süresine tabi değildir.
Bu konuda Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12/12/2017 tarihli ve E.2016/24719, K.2017/15441 sayılı kararında “Ortaklığın giderilmesi davası zamanaşımını kesen dava niteliğinde olmayıp, anılan davanın devamı süresince zamanaşımı işlemeye devam eder”, denilmiştir.
1.7. Ortaklığın Giderilmesi Davası Açılmadan Önce Arabuluculuk Zorunlu Mu?
Evet, 6325 sayılı Kanuna 28.3.2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen 18/B maddesinin 1 no.lu fıkrası gereği, taşınır ve taşınmazların ortaklığının giderilmesine ilişkin davalarda arabuluculuk dava şartıdır. Davacının, arabuluculuk sürecinin başarısızlıkla sonuçlandığını gösteren belgeyi mahkemeye sunması gerekir.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvurulma şartını öngören kuralın Anayasaya (mahkemeye erişim hakkına) aykırılığı itirazını incelediği kararında şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Dolayısıyla kuralla ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulması dava şartı olarak öngörülmüş olmakla birlikte Kanun’da özellikle arabulucuya taraf teşkilinin sağlanmasına yönelik çeşitli yetkilerin tanındığı, böylelikle arabuluculuk sürecinin sağlıklı yürütülmesine yönelik Kanun’da yeterli güvencelere yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu güvencelerle birlikte Kanun’da arabulucunun taraflara ulaşamaması durumunda arabuluculuk faaliyetini her zaman sonlandırabilmesine imkân tanınmıştır. Ayrıca arabuluculuk süreci en fazla dört hafta süreyle sınırlandırılmak suretiyle dava açılmasındaki belirsizlik de ortadan kaldırılmıştır. Arabuluculuk sürecinden sağlanabilecek faydalar ile söz konusu uyuşmazlıkların niteliği dikkate alındığında dört haftalık sürenin de makul olmadığı söylenemez.” (AYM, E.2023/178, K.2024/125, 27/06/2024, § 29).
1.8. Paydaşlardan Biri Diğerine Devretmek İsterse Ne Olur?
Taraflar kendi aralarında anlaşarak rızai paylaşım yoluna gidebilir. Aksi takdirde, mahkeme aracılığıyla satış gerçekleşir.
2. Hangi Tür Mülkiyet İlişkileri Ortaklığın Giderilmesine Konu Olabilir?
İki tür birlikte mülkiyet türü bu davaya konu olabilir:
• Paylı mülkiyet: Her paydaşın belirli bir hissesi vardır.
• Elbirliği mülkiyeti: Paylar belirli değildir, ortaklar malın tamamına birlikte sahiptir.
2.1. Paylı Mülkiyet ve Elbirliği Mülkiyeti Nasıl Sona Erer?
Paylı mülkiyet, Türk Medeni Kanunu’nun 698 ve 699. maddeleri uyarınca paylaşma yoluyla sona ererken; elbirliği mülkiyeti, TMK 703. maddesi gereğince malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçiş ile sona erer.
2.2. Paylı Mülkiyette Bulunan Taşınmazlarda Ortaklığın Giderilmesinde Yasal Dayanak Nedir?
Paylı mülkiyette bulunan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi konusu, 4721 sayılı Kanun’un 698 ve 699. maddelerinde düzenlenmiştir. 698. maddeye göre, “(1) Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. (2) Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. (3) Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.”
Dolayısıyla bu dava taşınmaz üzerinde hak sahibi olan hissedarlardan herhangi birinin istemiyle açılabilir, diğerlerinin buna karşı çıkıyor olması davanın açılmasını engellemez. Ancak ortaklar, aralarında yapacakları bir anlaşma ile ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesini en çok on yıla kadar sınırlayabilirler. Bu anlaşma, resmi şekle bağlıdır ve tapuda şerh edilebilir.
Paylaşma biçimi ise Medeni Kanun’un 699. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; “(1) Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. (2) Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. (3) Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.”
2.3. İştirak Halinde Mülkiyette Bulunan Taşınmazlarda Ortaklığın Giderilmesinin Yasal Dayanağı Nedir?
4721 Kanun’un 642. maddesi “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir” hükmünü ihtiva etmektedir. Aynı Kanun’un 703. maddesinin son fıkrası ise elbirliği mülkiyetinde paylaşmanın, aksine hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılacağını hüküm altına almıştır. Üstelik Kanun’un 644. maddesi de elbirliği mülkiyetinde bulunan varlıklar için paylaşma davası açılabileceğinden bahsetmektedir.
2.4. Tapu Kaydında Aile Konutu Şerhi Olan Taşınmaz İçin Ortaklığın Giderilmesine Karar Verilebilir mi?
Bir taşınmaz ile ilgili tapu kaydında aile konutu şerhi varsa bu şerh ortaklığın giderilmesine engel oluşturur: “Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir (TMK m.194) …Somut olayda; dava konusu taşınmazın taraflar adına 1/2'şer pay ile kayıtlı olduğu, Antalya 4. Aile Mahkemesinin …sayılı hükmü ile dava konusu taşınmaz üzerine 'aile konutu' şerhi konulduğu, hükmün 22.12.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulduğuna göre artık bu şerh, ortaklığın giderilmesine engel teşkil eder. Tapu kaydındaki aile konutu şerhi terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesine karar verilmesi mümkün olmadığından mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir." (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05/07/2017 tarihli ve E.2015/15195, K.2017/5681 sayılı kararı).
Ancak AYM, kamu makamlarının yaptığı parselasyon işlemi sonucu oluşan ortaklığın giderilmesi için açtıkları ortaklığın giderilmesi davası, paydaşlardan birinin payı üzerinde aile konutu şerhi bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği için mülkiyet hakkının ihlal edildiği şikayetini içeren Feridun Çalışkan ve diğerleri kararında (B. No. 2017/32275, 16/9/2020, § 61-66); bu ret kararının ortaklığın giderilmesini talep eden başvuruculara -diğer tarafın menfaatlerine nazaran- orantısız bir külfet yüklenmesine yol açtığı, bu reddin tasarruf yetkisini tamamen ortadan kaldırmasa da aşırı derece zorlaştırdığı, bu durumda kamu makamlarının her iki tarafın menfaatleri arasında adil bir denge kurabildikleri ve eşit ilgi gösterme yükümlülüklerini ifa edebildiklerinin söylenemeyecekleri belirtilerek ihlal kararı vermiştir. Dolayısıyla bir taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olması otomatik olarak ortaklığın giderilmesi davasının reddi sebebi olmamalı, devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklarda, mahkemelerin her iki tarafın menfaatlerini mümkün olduğunca dengelemesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir sonuca da yol açmaması için gereken kararları alması gerekir.
3. Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taraflar
3.1. Ortaklığın Giderilmesi Davasını Kimler Açar?
Ortaklar (paydaşlar) bu davayı açabilir. Paylı mülkiyette hissedarlar, elbirliği mülkiyetinde ise ortaklar, ortaklığın giderilmesi davası açabilirler. Ayrıca, paydaşlardan birinin alacaklısı da cebri icra yoluyla bu davayı açabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu alacaklının da icra mahkemesinden alacağı yetkiye dayanarak ortaklığın giderilmesi davası açabileceğini vurgulayarak aksi yöndeki 6. Daire’nin kararını bozmuştur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11/05/2005 tarihli ve E.2005/6-314, K.2005/321 sayılı kararı).
Hukuk Genel Kurulu’na göre İcra ve İflas Kanunu’nun 94 ve 121. maddeleri, Türk Medeni Kanunu’nun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde açılmış mirasta, bir mirasçının payını devralmış veya haczettirmiş olan ya da elinde mirasçıya karşı alınmış borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı tarafından da ortaklığın giderilmesi davası açılması mümkündür. Kanun koyucu borçlunun kendi aleyhine dava açmayacağını düşünerek özel bir yöntem benimsemiş ve alacaklıya dava açma hakkını vermiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/04/2003 tarihli ve E.2003/6-253, K.2003/270 sayılı kararı). Elbette ki sulh hukuk hakimi tarafından atanan kayyım da alacaklının kendisine başvurması üzerine paylaştırma davası açabilecektir. Ancak kanun koyucunun bu davayı sadece atanan kayyımın açacağını kabul ettiğini ileri sürmek mevcut yasal düzenleme karşısında mümkün değildir (Aynı karar).
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 14/04/2014 tarihli ve E.2014/2896 K.2014/5008 sayılı kararında bu içtihadını teyit eder: Elbirliği mülkiyetinde borçlu ortağın alacaklısı, yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun değildir.
3.2. Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Karşı Açılır?
Ortaklığın giderilmesi davalarının, tapuda paydaş bulunanların tamamına husumet yöneltilerek yürütülmesi gerekir. Müşterek mülkiyet üzere olan taşınmazda, bir paydaşın ölümü sonucu yalnızca onun iştirak halinde mülkiyet durumuna dönüşen payı ile ilgili olarak, ortaklığın giderilmesi mümkün değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/02/1994 tarihli ve E.1993/809 K.1994/59 sayılı kararı).
Ortaklığın giderilmesi davalarında da taraf teşkilinin sağlanması, savunma hakkının kısıtlanmaması açısından gereklidir. Ortaklığın giderilmesi davalarında da verilen karar tüm tapu paydaşlarını etkileyeceğinden ve paydaşların tamamı açısından tapu değişikliği sonucu doğuracağından, tapu paydaşlarının tamamının, paydaş görünen kişiler ölmüş iseler onların mirasçılarının da taraf olarak gösterilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/03/2014 tarihli ve E.2013/6-558 K.2014/382).
3.3. Ortaklık Giderme Davasında Feragat Eden Taraf, Yeniden Dava Açabilir Mi?
Evet. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 20/02/2014 tarihli ve E.2013/16592 K.2014/2229 sayılı kararında feragatin kesin hüküm teşkil etmediğini belirtmiştir. Feragat edilen davadan sonra taraflar yeniden ortaklığın giderilmesi davası açabilir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20/02/2014 tarihli........© Hukuki Haber
