menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SUÇ ÖRGÜTÜNDE HİYERARŞİNİN YAPISI

3 1
yesterday

Örgüt ya da örgütlenmeden anlaşılması gereken, en az üç kişinin hiyerarşik yapılanma ve işbölümü içerisinde birden fazla belirsiz sayıdaki suçları işlemek üzere anlaşarak sürekli birliktelikleridir[1]. Suç örgütünün varlığının kabul edilebilmesi için bulunması gerekli bir diğer unsur, organize ve hiyerarşik bir yapılanmanın mevcudiyetidir. Söz konusu unsur, ilgili maddede, örgüte yardım edenlerin sorumluluğu düzenlenirken kullanılan, “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte” ibaresi ile dolaylı olarak ifade edilmiştir. Söz konusu hiyerarşik yapılanmanın basit bir düzeyde bulunması yeterli olup, askeri bir disiplinin mevcudiyeti aranmayacaktır[2]. Diğer bir ifadeyle, örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır[3]. Hiyerarşi katı veya gevşek olabilir. Görev dağılımı şart olmamakla[4] birlikte kimin örgüt kurucusu kimin örgüt yöneticisi ve kimin örgüt üyesi olduğunun belirlenebilir olması gerekir.

Her örgütte var olması gerektiği anlaşılan kurucu ve yönetici sıfatını taşıyan kişiler ve bunlarla, örgüte üye olanların veya örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya yardımda bulunanların arasında yasal düzenlemede bir fark gözetilmiş olması nedeniyle hiyerarşik bir yapının bulunması gerekir[5].

Soyut bir birleşmeyi aşan örgütsel bir yapının bulunduğunun kabul edilebilmesi için, örgüt içinde, kesin nitelikte olmasına gerek bulunmamakla beraber, örgütün amacı doğrultusunda bir işbölümü kapsamında belirsiz suçlar için de olsa görev dağılımının bulunması şarttır. Yönetici ve üyeyi ayırt edecek nitelikte yöneticilerin ve üyelerin birbirlerinden ayırt edilebilecek ölçütlerin belirlenmesi gerekir. Yönetici sıfatı bütün örgütsel yapıya hâkim olma anlamını taşımamakta olup, organizasyon içinde alt derecelerde de olsa, diğer üyeleri yöneten, bunların hiyerarşik üstü olanlar da yönetici olarak kabul edilecektir. Bununla birlikte, askeri nitelikte veya karmaşık, resmi bir hiyerarşik yapının aranacağı anlaşılmamalıdır. Örgüt içerisinde çıkar çatışmaları veya hırslardan dolayı örgüt üyelerinin yöneticilere başkaldırmaları, onları pasif hale getirmeleri daima mümkündür. Bu sıfatların yer değiştirmesi, yöneticinin üye haline gelmesi de söz konusu olabilir. Ancak hiyerarşik bir yapının, kavram olarak, yöneten emir ve talimat vererek sözünü dinleten yöneticilerin varlığı şarttır.[6].

Yatay ilişkiler bir örgütün varlığını anlamına gelmez. Aynı doğrultuda olmak üzere kişiler arasındaki akrabalıktan, iş yerindeki olağan çalışma pozisyonlarından kaynaklanan ilişkiler, örgüt suçundaki hiyerarşik yapılanma olarak görülmemelidir. Nitekim uygulamada vakıf, dernek, şirket ve hatta kamu tüzel kişilerinin yöneticileri ile üyeleri yahut çalışanları arasındaki ilişkilerin örgütsel hiyerarşik yapıya benzetilerek, bu suç kapsamında mütalaa edildiği görülmektedir. Bu hususta, örneğin, bir belediye başkanının örgüt yöneticisi olduğu iddia edildiğinde, kamu hukuku tüzel kişisi olan belediyenin görev ve yetkileri kapsamında, belediyede çalışan kişilerle, belediye başkanı arasında kamu idaresinin işleyişinden kaynaklanan ast-üst ilişkisinin bulunmasının olağan olduğu, kamu hukukundan kaynaklanan bu özelliğin örgütün niteliklerinden hiyerarşik yapıyla bir ilgisinin bulunmadığı, örgütün bu tür yasal yapılanmaların dışında, kendisine özgü bir kuruluşunun, varlığının araştırılmasının gerektiği açıktır[7].

Örgütsel hiyerarşinin örgütü amacı doğrultusundaki kriminal işlerle sınırlı olması gerekir. Örgüt yöneticilerinin veya kurucularının emir ve talimatları kapsamında legal bir şirkette çalışan kişilerin örgüt hiyerarşisi içerisinde mütalaa edilmesi hukuken kabul edilemez. Suç örgütüne ait şirketteki çaycı, muhasebeci, şoför veya sekreterin örgüt hiyerarşisi içinde olduğu iddiasıyla makul şüphe olmaksızın soruşturma ve/veya kovuşturmanın süjesi haline getirilmesi masumiyet karinesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Ayrıca bireylerin ve toplumun adalete olan inançlarının sarsılmasına neden olmaktadır[8].

Özetle su örgütü soyut bir birleşme olmayıp içerisinde suça bulaşmış ve örgütsel faaliyetlerde bulunan kişileri bünyesinde........

© Hukuki Haber