Ceza Hukukunda Kast, Olası Kast, Taksir ve Bilinçli Taksir: Failin Zihinsel İradesinin Sorumluluğa Etkisi ve İçtima Açısından Değerlendirme
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri, cezai sorumluluğun şahsiliği ve failin iradi davranışına dayandırılmasıdır. Bu kapsamda, failin zihinsel durumu yani kast, taksir gibi sübjektif unsurlar, suçu tanımlamak ve cezayı belirlemek açısından büyük önem taşır. Bu makalede kast, olası kast, taksir ve bilinçli taksir kavramları Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde ele alınacak, bu unsurların suçların içtimaı, özellikle de gerçek içtima kurumu üzerindeki etkisi değerlendirilecektir.
1. Kast (TCK m.21/1)
TCK m.21/1’e göre kast, “suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi”dir. Bu tanım, kastın hem bilgi (fiilin anlamı, sonucu ve etkileri) hem de irade (sonucu isteme) boyutuna sahip olduğunu gösterir.
Doğrudan kastta fail, sonucun gerçekleşmesini amaçlamaktadır. Örneğin, bir kişiye ateş eden failin öldürme amacı varsa, doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilir. Bu irade düzeyi, ceza hukukunda en yüksek sorumluluğu doğurur.
2. Olası Kast (TCK m.21/2)
TCK m.21/2 olası kastı şu şekilde tanımlar:
“Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır.”
Burada failin amacı sonucu gerçekleştirmek değildir; ancak bu ihtimali öngörmesine rağmen hareketine devam eder. Failin sonucu “kabullendiği” varsayılır. Ceza sorumluluğu doğrudan kasta göre daha azdır, ancak taksirden fazladır.
3. Taksir (TCK m.22/1)
Taksir, failin suçun sonucunu öngörememesi ama özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu meydana gelen suç tiplerinde söz konusu olur. TCK m.22/1:
“Taksir; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımındaki neticesi öngörülmeyerek........© Hukuki Haber
