menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KARİNE VE İSPAT

11 1
10.02.2025

I. KARİNE

A. Karine Nedir?

Karine; ipucu, belirti olup; bilinen bir olgudan, bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılmasıdır. Sözlük anlamı olarak karine, aksi ispatlanana kadar kabul edilendir. Farklı kaynaklarda yer aldığı üzere kelimenin kökü incelenmekle; karine kelimesinin, “karn” kökünden türediği ve karn kökünün anlamının “bir şeyin yanında ve yakınında olmak, ona eşlik etmek, onunla bir arada bulunmak” olduğu görülmektedir. Bu kapsamda aslında karinenin, bilinen bir duruma bağlı olarak bilinmeyen başka bir olayın sonucuna ulaşmak olduğu anlaşılmaktadır. Bir husus, karine ile başka bir şeyin varlığına bağlı olarak ispat edilmekte ve iddia, adeta karinenin varlığına bağlanmakta; birbirinden farklı durumlardan, bilinmeyeni, bilinenle ilişkilendirilmekte ve bu vesileyle bilinenden bilinmeyene ilişkin bir sonuca ulaşılması mümkün olmaktadır.

B. Karine Çeşitleri

1. Genel Olarak

Hukuk sistemimiz tarafından kabul edilen ve uygulama alanı bulan karineler birden fazla türde karşımıza çıkmakta ve karinelerin kendi içerisindeki ispat gücü ile hüküm ve sonuçları birbirinden farklı olmaktadır.

2. Temel Ayrım

Karineler, genel olarak kanuni karine ve fiili karine olmak üzere iki ana gruba ayrılmakta; kanuni karine de, karineden hareketle ulaşılan sonucun aksinin ispat edilip edilememesine göre ikili bir ayrıma tabi tutulmakta ve aksi ispatlanan karine ile aksi ispatlanamayan karinenin ispat kuvvetleri birbirinden farklı olmaktadır.

a. Kanuni Karine

Kanuni karine, yasada yer alan ve doğrudan hukuk sistemimizce, yapılan düzenleme ile kabul edilen karine türüdür. Bu kapsamda kanuni karinenin yasal dayanağı bulunmakta ve kanuni karine, bağlayıcılığını doğrudan yasadan almaktadır.

Kanuni karine ile ispat edilen ya da varlığı kabul edilen bir olgu yahut hukuki sonuca dayanılarak ispatı gereken bilinmeyen husus, karineyi düzenleyen hüküm vasıtasıyla ispatı gerekmeden (karinenin varlığının ispatı ile) ispatlanmış sayılmaktadır.

Kanuni karine de, kendi içerisinde adi karine ve kesin karine olarak ikiye ayrılmaktadır.

a.1. Adi Karine

Adi karine; aksi ispat edilene kadar geçerli karine olarak karşımıza çıkmakta ve aksinin ispatı ile karine olmaktan kaynaklı hüküm ve sonuçlarını yitirmektedir.

Adi karineye; zilyetlik karinesi, üstün hak karinesi, ölüm karinesi, birlikte ölüm karinesi, gaiplik karinesi, babalık karinesi, kusur karinesi gibi örneklerin verilmesi mümkündür. İyiniyet yönünden ise durum tartışmalı olup; doktrinde bazı hukukçular tarafından karine olarak kabul edilirken, bazıları tarafından bir varsayım olarak değerlendirilmektedir.

İyiniyetin karine olup olmadığı yönündeki şahsi kanaatimiz; Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan düzenlemenin lafzı dikkate alınarak dile getirilmekte ve yasal düzenleme ile kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olanın iyiniyetin varlığı olduğunun, ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamadığının belirtilmesi sebebiyle iyiniyete hukuki sonucun bağlandığı hallerde, karine olarak kişilerin iyiniyetli kabul edildiği ve karinenin adi karine olarak değerlendirilmesi gerektiği ile aksinin ispatının mümkün olduğu şeklindedir.

a.2. Kesin Karine

Kesin karine; aksi ispat edilemeyen kanuni karinedir. Kesin karinenin, aksinin ispatlanamaması sebebiyle karinenin kesin olarak bağlayıcı olduğu görülmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre; çocuğu doğuran kadın, çocuğun anasıdır. Bu sebeple söz konusu karine, kesin karine olup; aksinin ispatının imkanı bulunmamaktadır. Ancak aynı husus, babalık karinesi için geçerli olmamaktadır. Zira çocuğu doğuran kadının kocası, çocuğun babası olarak kabul edilmektedir. Görüldüğü üzere burada bilinmeyen durum, çocuğun soybağıdır ve çocuğun soybağına karineler vasıtasıyla ulaşılmaktadır. Çocuk ile ana arasındaki soybağı, kesin karine ile belirlenip aksinin ispatı mümkün değilken; çocuk ile baba arasındaki soybağı, adi karine ile belirlenmekte ve aksinin ispatı mümkün olmaktadır.

Yine tapu kütüğünde yer alan kayıtların herkes tarafından bilindiği farz olunmakta ve söz konusu........

© Hukuki Haber