Ceza İnfaz Kurumlarında İç Güvenlik Kimin Görevi? Anayasal Çatışmalar ve Kurumsal Belirsizlikler
Türkiye’de ceza infaz kurumlarında iç güvenliğin kim tarafından sağlanacağı sorusu, yıllardır süregelen bir tartışmanın tam merkezinde duruyor. Dış güvenlik tarihsel olarak bakıldığında jandarmanın görevi olurken; koğuşların, koridorların ve kurum içindeki düzenin sağlanması her zaman infaz ve koruma personelinin sorumluluğu olarak kabul edildi. Ancak uygulama ile yasal çerçeve hiçbir zaman tam olarak örtüşmedi. Mevzuattaki eksiklikler, mahkeme kararları ve kurumlar arasındaki yetki çatışmaları, ceza infaz sisteminin en kritik alanında belirsizlik zinciri yarattığı görülmektedir.
Bu yazı, 1990’lı yılların başında çıkarılan kararnamelerden 2004 yılında yürürlüğe giren 5275 sayılı Kanun’a kadar uzanan süreçte, iç güvenliğin hukuki dayanaklarını, uygulamadaki karşılığını ve hâlâ çözülemeyen sorunları mercek altına alıyor.
1993 ve 1994 Düzenlemeleriyle Ceza İnfaz Kurumlarının Yeniden Yapılandırılması
1993 ve 1994 yıllarında çıkarılan iki kararname, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin hukuki altyapısını güçlendirmeyi amaçladı. 1993 tarihli düzenleme, infaz kurumlarının genel esaslarını belirlerken; 1994 tarihli kararname bu çerçeveyi genişleterek çocuk eğitimevleri, işletmeler ve işyurtları gibi alanlarda ayrıntılı hükümler getirdi. Her iki düzenleme de ceza infaz kurumlarının daha sistemli, çağdaş ve merkezi bir yapıya kavuşturulmasını hedefliyordu.
Kurumlar, Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak kapalı ve açık cezaevleri ile çocuk eğitimevleri şeklinde yapılandırıldı. Fiziksel koşulların ve teknolojik donanımın uygunluğu gözetilerek yeni kurumlar oluşturuldu. 1993 tarihli kararnamede kurumların aynı veya farklı yerlerde kurulabileceği belirtilirken; 1994 tarihli düzenlemede bu esneklik korunarak, ihtiyaç halinde mevcut kurumların yerine yenilerinin kullanılabileceği ifade edildi.
Yönetici ve personel kadrolarında nitelikli eğitim ön plana çıkarıldı. Kurum müdürlerinin hukuk, kamu yönetimi, sosyal hizmet, psikoloji ve eğitim gibi alanlarda en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler arasından atanması karara bağlandı. Kriminoloji, penaloji veya insan hakları alanında eğitim almış adaylara öncelik tanındı. Çocuk eğitimevlerinde ise çocuk suçluluğu ve korunmaya muhtaç çocuklar üzerinde uzmanlaşmış yöneticiler görevlendirildi. Kuruluşu tam kurumlarda infaz, koruma, idari ve mali işler ile personel müdürlükleri bulunurken, daha küçük kurumlar idare memurları tarafından yönetildi.
Kurum güvenliği infaz ve koruma memurlarınca sağlandı. Dış koruma silahlı, iç koruma ise asayiş odaklı yürütüldü. Personelin mesleki donanımını artırmak amacıyla dokuz aylık eğitim programı öngörüldü. Bu eğitimlerin Adalet Bakanlığı’na bağlı merkezlerde, üniversite öğretim üyeleri, yargı mensupları ve uzmanların katkısıyla verilmesi planlandı. Bu adım, ceza infaz personelinin profesyonel eğitim sistemine geçişini simgeledi.
Gelir kaynakları, genel bütçe katkıları, adli harçlar, işletme karları ve bağışlardan oluşturuldu. Her iki düzenlemede de hükümlülerin üretime katılması ve meslek edinmelerini sağlamak amacıyla özerk tüzel kişiliğe sahip işyurtları sistemi kuruldu. 1993 tarihli kararnamede bu kurumlar özel hukuk hükümlerine tabi tutulmuş ve Sayıştay denetimi dışında bırakılmıştı. İşletmelerin amacı, hükümlülerin üretim yaparak topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak olarak belirlendi.
524 ve 529 Sayılı KHK’lerin Anayasa Mahkemesi Tarafından İptali
1993 ve 1994 yıllarında çıkarılan 524 ve 529 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler, Türkiye’de ceza infaz kurumlarının kuruluş, yönetim ve işleyişini yeniden düzenlemeyi amaçlamıştı. Ancak her iki düzenleme de yasama yetkisinin aşılması ve Anayasa’ya aykırılık gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
1. 524 Sayılı (1993) KHK’nin İptali
Ana muhalefet Partisi (Anavatan Partisi), Grup Başkanı Ahmet Mesut Yılmaz aracılığıyla 524 sayılı “Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevlerinin Kuruluşu ve İdaresine Dair Kanun Hükmünde Kararname”nin iptali için dava açmıştır.
İptal İstemi Gerekçeleri:
· KHK’nin Anayasa’nın 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırı olduğu,
· Yasama yetkisinin yürütme tarafından kullanıldığı,
· Yetki yasasının sınırlarının aşıldığı,
· Kamu düzenini ilgilendiren önemli bir alanda yasa yerine KHK çıkarılmasının demokratik meşrutiyeti zedelediği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 524 sayılı KHK’yi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. İptalin kamu düzeninde boşluk yaratacağı gerekçesiyle yürürlük tarihi ertelenmiştir. Karar oyçokluğuyla alınmış; üyelerden Güven Dinçer farklı gerekçeyle katılmış, Haşim Kılıç ve Sacit Adalı ise karşı oy kullanmıştır. Karar, 6 Ekim 1993 tarihinde kesinleşmiş ve Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
2. 529 Sayılı (1994) KHK’nin İptali
Bir yıl sonra çıkarılan 529 sayılı KHK, önceki düzenlemenin yerine geçerek benzer hükümleri tekrar getirmiştir. Ancak Ana Muhalefet Partisi Milletvekili ve eski Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu, bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararını dolaylı yoldan etkisiz hâle getirmeye çalıştığını ileri sürmüştür.
İptal İstemindeki Gerekçeleri:
· 529 sayılı KHK’nin, iptal edilmiş 524 sayılı KHK ile neredeyse aynı içerikte olması,
· TBMM’nin yasama yetkisinin gasp edilmesi,
· Anayasa’nın 6, 7, 10, 73, 87, 91, 123, 128, 138, 153, 160, 161, 163, 165. maddelerine aykırılık,
· KHK ile Adalet Bakanlığı’nın sivil bir silahlı koruma gücü oluşturulması,
· Kamu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein