Terazinin ayarı bozulursa...
Terazinin ayarı bozulursa...
Seanslarda hayal kırıklığı veya kalp kırıklığı temaları ortaya çıktığında, danışanlarla çıktığımız yol bizi mutlaka adalet duygusunun zedelenmesi konusuna getiriyor. Daha doğrusu, yaraları sarma sürecinde bu istasyona da mutlaka uğruyoruz. Yaşanan ya da gözlemlenen haksızlıklar, adaletsizlikler, kırıp döken eylemler veya sözler, doğrudan içimizdeki "hak etme" sisteminde değerlendirmeye alınıyor. Bu sistemde dünyaya karşı duruşumuz ile dış dünyanın bize karşı duruşunu karşılaştıran, ölçüp tartan bir hassas terazi bulunuyor. Örneğin bize karşı söylenen kırıcı bir söz bir kefeye yerleştiğinde, terazinin dengede durabilmesi (yani her şeye rağmen iyi hissedebilmemiz) için diğer kefede bizden özür dilenmesi hatta kırgınlığımızı onaracak davranışlarda bulunulması gerekiyor. En azından birbirine saygıyla, sevgiyle, empati ve hoşgörüyle yaklaşma ilkesine göre yaşayan insan topluluklarında, hem herkesin içindeki bireysel terazi hem de o coğrafyadaki genel terazi olan hukuk sistemleri böyle işliyor.
Ancak insanın olduğu hiçbir yerde sistem bu kadar ideal biçimde akmıyor maalesef... Özgürlük, eşitlik, haklar, konfor, mutluluk, iyilik gibi kavramlar farklı gruplarda farklı anlamlar bulduğunda kaos başlıyor. Sadece büyük insan topluluklarında değil, en küçük birim olan ikili ilişkilerde bile bir........
© HTHayat
