Hoşgörünün Yunusçası
Toplumların mutlu ve huzurlu olabilmeleri için ihtiyaç duydukları en önemli hususlardan biri de hoşgörüdür. Madem sosyal hayatın içerisinde yaşamaya mecburuz, madem toplumun bütün bireyleri aynı şekilde düşünmüyor, hem madem demokrasi var ve demokrasiler de hoşgörüyü öngörüyor; öyleyse hoşgörülü olmak, birbirimizi dinlemek, birbirimizi anlamak ve birbirimize tahammül etmek zorundayız. Zaten birbirini anlayabilmiş, sevebilmiş ve sorunlarını karşılıklı anlayış içerisinde çözebilmiş insanlar mutlu insanlardır ve bu insanlar mutlu toplumları oluşturur. Toplumlar mutlu ve huzurlu olunca üretim artar; üretim de zenginlik ve refah getirir.
Milletimiz geçmişte pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da Batı’ya örnek olmuştur. Batılı hoşgörüyü hayal ederken vakarlı Anadolu insanı hoşgörüyü yaşamıştır. Büyük fetihlerden sonra bile Hıristiyanların kilisesine, Musevilerin sinagoguna dokunulmamış; Hırvat, Sırp, Yunan, Bulgar ve Ermeniler üzerinde soykırım ve asimile hareketlerine girişilmemiştir. Bu milletlere mensup insanların kültür, dil ve inançlarını özgürce yaşamaları sağlanmış, böylece dünyaya insanlık dersi verilmiştir.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein