menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KAFA DEĞİŞMELİ..

10 0
tuesday

Samsun'da önceki gece yaşanan ve bir ailenin yok olduğu heyelan olayı 'bir kader değil kesinlikle'.
Annenin enkazın altından yaralı olarak kurtarıldığı olay herkesin yüreklerini sızlatırken;
Yaşanan ‘geliyorum’ diyen facianın bir boyutuydu.
O heyelan gündüz saatlerinde olsa, Allah korusun sonuçları çok daha ağır olurdu.
Bölge o kadar riskli bir alan ki; Bayraktepe'nin bulunduğu alanın yaklaşık 1 kilometrelik karayolu çevresinde aynı şekilde onlarca akaryakıt istasyonu, otomotiv satıcıları bulunuyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanının, otomotiv satışının yapıldığı 'Demir isimli şirketi' de aynı bölgenin devamında.
Ve bilinen bir gerçek var ki; bölge heyelan bölgesi.
Yıllar öncesinde Soğancıların binasına düşen dev kayalar, sonrasında yaşanan heyelanlar, hepsi bugünün habercisiydi aslında.
Oralara nasıl ruhsat verilmiş, nasıl olmuş da insan canı böylesine yok sayılmış, ölüme davetiye çıkarırcasına 'dikkat taş düşebilir' gibi komik yazılarla durum geçiştirilmek istenmiş insanın aklı almıyor.
O bölgenin yakınlarındaki alanlarda daha birkaç ay öncesine kadar dinamit patlamıştı ve palyalama çalışması adı altında yeni rantsal alanlar açılıyordu.
Çok uyardık.
Buralar tehlikeli diye onlarca kez yazdık.
Daha birkaç gün önce Derecik Mezarlığı'nda yaşanan ve durdurulamayan toprak kaymalarını gündeme getirdik ama;
Kendi söylediğimizi kendimiz işitircesine, halen Samsun'da heyelanlı alanlar üzerine yatay mimariden söz edenler var.
SBB'nin geçmiş yönetiminin Bayraktepe'de ağaçları keserek çalışmalar başlattığını hepimiz hatırlarız.
Hatta........

© Hedef Halk