menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Gerçek Sorunları Nelerdir?

19 0
yesterday

Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, eğitim ve kamu hizmetlerinin dini esaslara göre değil, bilimsel ve evrensel normlara göre düzenlenmesini zorunlu kılar.”

Liyakat-Sen Genel Sekreteri Serdar Gündüz ile eğitim ve bilim emekçilerinin güncel sorunları üzerine uzun konuştuk.

Eğitim ve Bilim emekçilerinin güncel sorunları nelerdir?

Eğitim çalışanlarının güncel sorunları olarak öncelikle; kamuda hiyerarşik ücret dengesinin bozulduğunu belirtmek isterim. Son yıllarda kamuda aynı işi yapan ama farklı özlük haklarına sahip birden fazla istihdam tiplerinin ortaya çıkması kamu hizmeti sunumunda zafiyetlere sebebiyet vermekle birlikte özlük hakları noktasında da karmaşalara neden olmaktadır.

Ücret dengesizliğini zihnimizde somutlaştırmak için birkaç örnek vereyim;

-Mesleğe yeni başlayan bir sözleşmeli öğretmene 61 bin TL civarı aylık veriliyor. Yine mesleğine yeni başlamış kamu işçisi tediye ve ikramiyelerle birlikte 74 bin TL aylık veriliyor. Okulda eğitim öğretim hizmeti veren öğretmenimize 61 bin, aynı okulda temizlik hizmeti veren işçimize ise 74 bin TL ödenmesi bu adaletsizliği gözler önüne seriyor. İşçilerimizin fazla kazandığını iddia etmiyorum aksine öğretmenlerin maaşının yetersizliğine dikkat çekiyorum.

Yine başka bir ücret adaletsizliği örneği vereyim;

-Okul Müdürü iken görevde yükselme yoluyla Şube Müdürü atanlara başöğretmenlik tazminatı verilmediği için aylık geliri görevde yükselmeden önceki gelirinin altına düşüyor. Şube Müdürünün yöneticisi olduğu kitleden daha düşük aylık gelir elde etmesi kabul edilemez. Bu eşitsizliğe rağmen öğretmenliğe geri dönmek isteyen Şube Müdürlerine ÖMK yasasına eklenen geçici madde ile yasal engel koyuluyor. Yükseldikçe aylık gelirin düşmesi Hak, Hukuk ve Adalet ilkeleriyle bağdaşmıyor.

Bunun dışında 3600 Ek Gösterge sorunu, proje okullarına yapılan atamalarda objektiflik ve şeffaflık kriterlerinin sağlanamaması, ödüllendirme kriterlerinin keyfi olarak uygulanması ve sosyal yardımların çalışanlar açısından ekonomik krizin derinleştiği günümüzde yetersiz kalması gibi acı gerçekler ilk göze çarpan hususlardır.

Kamu çalışanlarına reva görülen sosyal destek ödemelerinin yetersizliğini göz önüne sermek için çarpıcı bir örnek vermek istiyorum.

Devlet Memurlarına Ödenen Aile ve çocuk yardımı oranları ise;

* Eşi çalışmayan Devlet memurlarına ödenen aile yardımı miktarı: 2.300 TL.

* 0-5 yaş altı çocuk için ödenen yardım miktarı: 585 TL

* 0-5 yaş üstü çocuk için ödenen yardım miktarı: 292 TL

* 40'lı Bebek Bezi Fiyatı: 210 TL dir.

Diğer taraftan; 2026 yılı için devletin yeni model kapsamında Hayvancılık destekleme oranları aşağıdaki şekildedir.

* Buzağı başına ödenecek yardım miktarı 4.800 TL

* Manda başına ödenecek yardım miktarı 4.500 TL

* Büyükbaş hayvan atıkları için ödenecek yardım miktarı 5.000 TL.

* Küçükbaş hayvan atıkları için 1.000 TL dir.

Mülakatın olduğu yerde adaletten bahsedilemez.

Toplum vicdanını ve adaletini yaralayan mülakat uygulamasının yine toplum nezdinde genel olarak torpil şeklinde algılanması dile getirilmesi gereken bir diğer başlıca aktüel sorunlardan biridir. Milli Eğitim Bakanlığının sözleşmeli öğretmen istihdamı sürecinde ısrarla dayattığı mülakat (sözlü sınav) uygulamalarında öğretmen adaylarının hakları zayi olmuştur. Bu yüzden 2023 Genel Seçimlerinden önce seçim vaadi olarak verilen sözler tutulmalı, tüm atama çeşitlerinde mülakat kaldırılmalıdır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu eğitim camiasının dertlerine derman oldu mu?

18 Ekim 2024 tarihinde Yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’da (ÖMK) eğitim camiasının dertlerine derman olmadığı gibi ayrıştırıcı bir sonuç doğuran başlıca sorunlardan biridir. Öğretmen camiası; ücretli, sözleşmeli, akademi öğretmeni, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen başlıklarında 6 parçaya ayrılmıştır. Aday öğretmenlerin akademiye değil, danışman nezaretinde pratiğe ihtiyacı var. Öğretmenlerin lisans eğitimleri yok sayılmaktadır. Milli Eğitim Akademisine alınacak öğretmen adaylarına “öğretmen maaşı” ödenmelidir. ÖMK’nin yarattığı mağduriyet öğretmenleri emekli olduklarında peşlerini bırakmamakta, tazminatları kesilmektedir. Emekliliğini hak etmiş binlerce öğretmen aylıklarındaki anormal kesinti yüzünden emeklilik planlarını ertelemektedir. Çözüm ise basittir. Uzman öğretmen ve Başöğretmen tazminatları emekliliğe yansımalıdır.

Ülkemizde yükseköğretimde yaşanan sorunlara değinir misiniz?

Üniversiteler yeniden özerk ve özgür bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kayyum rektör uygulamaları, kişiye özel akademik kadro ilanları gibi liyakati yok eden uygulamalar nedeniyle Yükseköğretim sistemimiz çökme noktasına gelmiş, son yirmi yılda verilen akademik kadroların sorgulanır hale gelmesine neden olmuştur. 2025 yılı YKS sonuçlarına göre 179 adayın eksi net ile üniversiteli olduğu iddiaları son derece üzücüdür. YKS sınav barajı uygulamasının kaldırılmasının sonuçları ağır olmuştur. Köklü üniversitelerimizin başında gelen Boğaziçi Üniversitesinin son hali üzücüdür. Yükseköğretim sistemimizi üniversite personeli açısından değerlendirirsek; Üniversitelerde görev yapan akademik ve idari personele; özür grubu, eş durumu ve isteğe bağlı tayin olma hakkı verilmeli, YÖK tarafından elektronik ortamda, hizmet süresi üstünlüğü esas alınarak, merkezi atamaların yapılması sağlanmalıdır.

2024 yılında uygulamaya koyulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne ilişkin bakışınız nedir?

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen 2024 yılında yürürlüğe koyulan öğretim programını değerlendirecek olursak; bilimi öncelemeyen hiçbir eğitim programı başarıya ulaşamaz. TYT-AYT sınavlarında sıfır çeken, matematik ve fen bilimleri branşlarında eksi nete düşen on binlerce öğrencimizin durumu eğitim sistemimizde matematik ve fen bilimlerine ağırlık verilmesi gerekliliğini ortaya koymaktayken, yeni müfredatta soyut içerikli derslere matematik ve fen bilimleri derslerinden daha fazla yer verildiği görülmektedir. Modern ve gelişen dünyaya ayak uyduran, endüstri 4.0 standartlarını yakalamak amacıyla yapay zeka temelli projeler geliştirilerek öğretmen ve öğrencilerimizin yararına kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Atatürk İlke ve İnkılaplarına uygun, laik ve bilimsel temele dayanan eğitim-öğretim talebimizi yineliyoruz.

Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalıdır.

Devlet Memurları Kanunun Yardımcı Hizmetler Sınıfı hariç diğer bütün sınıfları Memurluğu temsil ederken, Yardımcı Hizmetler Sınıfı maalesef Memurluğu Temsil etmemekte olup, bir nevi İşçiliği temsil etmektedir. Çünkü düz işçi ile Yardımcı Hizmetler Sınıfı aynı işi yapmaktadır. Bu durum 657’de bir tezatlık oluşturmaktadır. Bu Tezatlığı ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Kamu Şeflerinin Hakları Görmezden Gelinemez!

Kamu şefleri, kurumların işleyişinde kritik görevler üstlenen, yönetim ile çalışanlar arasında köprü görevi gören, sorumluluğu yüksek ancak karşılığı ne yazık ki yetersiz olan bir kadro grubudur. Görev tanımları itibarıyla yönetsel sorumluluk taşıyan şefler, birçok durumda amir pozisyonunda çalışmakta; ancak özlük hakları bakımından memur statüsünde değerlendirilmektedir.

Şef kadrosunda görev yapan çalışanlar, benzer sorumluluklara sahip diğer unvanlarla kıyaslandığında ciddi bir gelir adaletsizliğiyle karşı karşıyadır. Ek ödeme oranları, görev tazminatları, yönetim sorumluluğu karşılığı ödenen ücretler ve kariyer ilerleme olanakları bakımından şefler, sistemin en mağdur kesimlerinden........

© HalkTV