Yeni bir örgüt modeli mümkün!
Alevi örgütlülüğünün tarihi önemli toplumsal deneyimleri ve birikimleri olduğu bilinen bir gerçek. Kırk yıllık eşit yurttaşlık mücadelesinin öncü kadrolarının demokratik hak ve özgürlükler alanında nitelikli deneyimleri olduğu bilinmektedir. Bu deneyim sahiplerinin günümüzde diriliğini yitirdiği de bir gerçek.
Alevi hareketinin yükselişi iki vahim olayla anılmaktadır. Bu iki vahşet Alevi uyanışının miladı olmuştur. Tarihin kayda geçtiği Alevi gerçekliğinin sosyal, siyasal ve ekonomik etkileri bilimin ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu miladın ilki 1966 yılında Muğla’nın Ortaca ilçesinde meydana gelen ve tarihe ‘Ortaca Katliamı’ olarak geçen vahim olaydır.
İkincisi ise 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’nde irticacı, selefi, cihatçı provokatörler tarafından gerçekleştirilen ve tarihe ‘Madımak Katliamı’ olarak kaydedilen vahşettir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara sayfalarına 1970’li yıllarda kaydedilen Maraş, Çorum, Malatya, Sivas Alibaba Mahallesi Katliamları’nda yaşanan vahşetlerin yarattığı korku ve endişe Alevilerin buraları terk etmesine neden oldu. Özellikle Maraş ve Çorum katliamları bir Alevi soykırım hareketidir. Bu soykırım Aleviler için önemli bir kırılmaya yol açtı.
Bu illerdeki katliamlardan canlarını kurtaran Aleviler; kendi yurtlarında yaşama koşulları kalmadığından, can ve mal güvenlikleri devlet tarafından korunmadığından çareyi ülkemizden kaçmakta buldular. Akın akın Avrupa devletlerine iltica ettiler.
1989 yılında Alevi yazar ve aydınları tarafından kaleme alınarak yayımlanan ‘Alevilik Bildirgesi’ Alevi toplumunda önemli bir sıçrama tahtası görevini gördü. Her kimlikten gerçek aydınların imzaladığı ‘Alevilik Bildirgesi’ Alevi toplumunda büyük bir uyanışa neden oldu. Bu uyanışla........
© HalkTV
