Alevi Örgütlülüğü'ne Analitik Bakış
"Bu Adem dedikleri
El ayakla baş değil
Adem manaya derler
Suret ile kaş değil
Gerçi et ve deridir
Cümlenin serveridir
Hakk'ın kudret sırrıdır
Gayre bakmak hoş değil"
Kaygusuz Abdal
Tarihsel kökleri günümüze kadar uzanan Alevi örgütlenmesinin temelini Anadolu Alevi Ocak Sistemi oluşturur. Bu sistem, inanç kimliği üzerine kurulmuş kadim bir yapıdır. Bu yapı, çağlar boyu Anadolu insanlarına aşıkların, zakirlerin ayetlerinde havalandırdığı barışın ve özgür yaşamın güzelliklerini öğütlemiştir.
Anadolu Alevi Ocakları, çağın filozofları olan Pirlerin ve Mürşidlerin batıni felsefesiyle; aşıkların, sadıkların ve zakirlerin deyişlerinde dile getirdiği ayetlerle toplumu aydınlatan kurumlardır.
İkrar, itikat, ilahi aşk, umut ve sevgiyle beslenen Alevilik inancı, bin yıldır Anadolu'nun insanlarına ışık saçmaktadır. Alevi Ocak Sistemi, "el ele el Hakk'a" felsefesiyle şekillenen, barış içinde bir arada yaşama kültürünü toplumsal birliğe dönüştüren köklü bir örgütlenmedir.
Anadolu Alevi Ocak Sistemi, tarihsel kimliğini titizlikle koruyan bir sivil toplum örgütü olarak var olmuştur. Batıni felsefenin taşıyıcıları olan ocaklar, bu inancı bir sivil toplum kuruluşu sorumluluğuyla sonraki kuşaklara aktarmıştır.
Bölgesel farklılıklara rağmen Ocak Dedeleri güçlü örgütlenme yoluyla birbirleriyle sürekli iletişimde kalmış, her yıl taliplerini ziyaret etmiştir. Bu ziyaretler sadece inanç hizmeti sunmakla kalmamış, aynı zamanda toplum içindeki denetimi de sağlamıştır. Alevi Ocak sistemi, sosyal, ekonomik ve hukuki sorunların çözümünde öncü bir rol üstlenmiştir.
Alevilik'te yola girmenin ilk basamağı olan Musahiplik Kurumu, toplumsal barış ve dayanışmanın kilit noktası olmuştur. Ancak, günümüz Alevi örgütlenmeleri, bu tarihsel işlevsellikten uzak ve kopuk bir konumdadır.
Türkiye'deki Alevi örgütlenmeleri, toplumun sosyal ve politik taleplerini dile getiren çok katmanlı bir yapı olması gerekirken, Demokratik Alevi Örgütlülüğü'nün hem tarihsel gelişimini hem de günümüzdeki özelliklerini ve karşılaştığı zorlukları ele almada yetersiz kaldığı görülmektedir.
Bu yapılanma, laiklik, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerleri, devlet ve siyasi partilerin toplumsal anlayışında temel ilke haline getirmeyi hedefler. Bu hedefin temelinde, "Hakk Adem'dedir" felsefesiyle insanı en yüce değer olarak gören bir yaklaşım yatar. Bu nedenle Aleviler, yalnızca kendi hakları için değil, baskı gören, sömürülen ve ötekileştirilen tüm halkların özgürlüğü için de mücadele eder.
Demokratik Alevi Örgütlülüğü, geleneksel Alevi kimliğini kamusal alanda görünür kılma ve Alevi inancına yönelik ayrımcılığa karşı mücadele etme çabasıyla ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetin 1950'li yıllarından itibaren Alevi toplumu, Türk-İslam Sentezci ve Sünni-Selefi bir devlet anlayışının gölgesinde kalmış, inançları resmi olarak tanınmamıştır.
1960'lı yıllarda başlayan kentleşme süreci, Alevi toplumunu örgütlenmeye iten önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1966 yılında Muğla'nın Ortaca ilçesinde yaşanan ve "Ortaca Olayları" olarak bilinen saldırılar, dönemin üniversiteli Alevi gençlerinin (Mustafa Timisi, Seyfi Oktay, Abidin Özgünay gibi) tepkisine yol açmıştır. Bu saldırılar, yazılı basında geniş yer bularak Türkiye'nin gündemine taşınmış ve kamuoyunda Alevi sorununa yönelik farkındalığı artırmıştır.
Tam da bu dönemde kurulan (Türkiye) Birlik........© HalkTV
