Bertolt Brecht'in yaşamı ve tiyatro anlayışı (I. Bölüm)
Yazın gelmesiyle kapalı salonlardan açık havaya, festivallere kayan tiyatro yaşamında sezon boyunca seyretmeye fırsat bulamadığınız oyunları tamamlama şansınız devam ediyor olacak. Bu köşe aracılığıyla listenize aldığınız oyunlar, tatilde her an karşınıza çıkabilir, radarlarınızı açık tutun derim. Bu hafta yeni bir oyun yerine, bayram öncesi söz verdiğim, epik tiyatronun kurucusu Bertolt Brecht’in yaşamından bahsedeceğim. Eğer lafı çok uzatırsam ki bundan kuşkum yok, başka bir hafta da onun tiyatro teorisinden hasbihâl ederiz.
Hatırlarsanız Brecht, politik tiyatro kavramının kurucusu Erwin Piscator’un öğrencisiydi. Oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve kuramcısı olan Brecht 20. yüzyıl tiyatrosunun öncü isimlerinden olup, Aristotelesçi olmayan bir anlayışla tiyatro alışkanlıklarını yıkarak siyasal, maddeci tiyatronun önde gelen temsilcilerinden biri haline gelmiştir. Şimdi bu cümle sizi korkutup kaçırmasın. Aristoteles’e göre sanat taklit ile bağlantılıdır ve taklit sanatlarının en önemlisi tragedyadır. Brecht buna karşıdır. 1898 yılında Almanya’da doğan sanatçı 1917 yılında Münih’e tıp okumaya gider, ancak okulun henüz başlarındayken devam etmekte olan Birinci Dünya Savaşı nedeniyle askere alınır. Augsburg’daki askeri hastanede sağlık görevlisi olur. Yaşamı boyunca geri adım atmadığı savaş karşıtlığı ilkesi, hayatının bu döneminde tanıklık ettiği savaşın yıkıcılığı, sefalet ve ölümlerinden köken alır.
Brecht, bilim çağının tiyatrosu diye tanımlandığı epik diyalektik tiyatronun kurucusudur. Epik tiyatro insan ilişkilerinin nedenselliğiyle uğraşır ve gerçek olarak sunulana kuşkuyla, sorularla, farklı bakış açılarıyla tekrar düşünülmesinin gerekliliğini savunur. Yani dramatik tiyatroda sahnede gördükleriyle özdeşlik kurarak, gördüklerini onaylayan seyircinin yerine karşı söylemler geliştiren farklı seyirciyi hedefler. Sahneyi büyülü bir alan olarak gören seyirciyi nasıl dönüştürdüğünün tekniklerinden sonraki haftalarda bahsedeceğim gibi duruyor.
Brecht ilk oyunu olan Baal’i 1918 yılında, savaşın sonunda kaleme alır. Tiyatro eleştirileri yazar. Tiyatronun ustalarından Anton Pavloviç Çehov’un aksine Brecht tıp eğitimini tamamlayamaz. Bu iki tiyatro insanına duyduğum ayrıcalıklı sevgi ve saygı belki de meslektaşlıktan gelen başka bir kan çekimidir. 1922........
© HalkTV
