menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürt Sorununda paradigma arayışı

13 0
26.02.2025

Kürt sorunu ile ilgili yapılan değerlendirmelerde "Bu gök kubbe altında bu konuda söylenmedik söz kalmadı." şeklinde bir ifade ile sık karşılaşıyoruz. Gerçekten de bu konuda sayısız çalıştay, seminer ve konferans yapıldı; rapor, kitap, makale yayımlandı. Ancak, dış faktörlerden kaynaklanan değişimlerin etkisiyle sorunun biçim ve muhtevasında meydana gelen dönemsel dalgalanmaları veya olumlu/olumsuz kısmi değişimleri istisna edersek — ki bu da yine çoğunlukla konjonktürel atmosferlerin tetiklediği yönü ve muhtevası belirsiz süreçler şeklinde cereyan ediyor — bu sorunun muhataplarının bizzat inisiyatif alarak ve sorumluluk üstlenerek çözüme yönelik tutarlı ve istikrarlı politikalar yürüttükleri söylenemez. Bunun en önemli sebebi, mevcut sistemin çarpıklıklarının farkına varılmaması ve değişime karşı duyulan korkudur.

Diğer tarafta, bu sorunun mağdur tarafını temsil eden Kürtlerin dört ayrı ülkede yaşıyor olması (Türkiye, İran, Irak, Suriye) ve bu dört ülkenin her birinin farklı siyasal ve sosyal gerçekliklere sahip olmasından kaynaklanan sebeplerle sorunlar çetelesinin farklı olması, çözüm anlamında da farklı reçeteler sunma mecburiyeti oluşturarak olayı daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.

Farklı siyasal ve sosyal gerçekliklere yönelik farklı çözümler sunmak bir noktaya kadar doğal ve normal karşılanabilir. Ancak bölgede yaşanan hızlı değişim ve gelişmelerin yanı sıra, Kürtlerin bulunduğu coğrafyada her değişikliğin diğer parçaları da etkileyen bir mahiyete bürünmesi nedeniyle, kaygan bir zemin üzerinde kalıcı çözümler üretmek giderek zorlaşmaktadır.

Dikkatle incelendiğinde, bu yaklaşım tarzı, bahsedilen devletlerdeki mevcut idari ve siyasal yapıların “verili” kabul edilerek çözüm üretme anlayışına dayandığı görülecektir. Oysa Kürt sorununun kökeni bizatihi mevcut tablonun çarpıklığından kaynaklanmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında, çözüm anlamında bir ilerleme kaydedilmesinin önündeki en büyük engelin bu çarpık yapılandırılmış zeminin verili kabul edilmesinden kaynaklanan paradigmal kısıtlılık olduğu görülecektir.

Kürt sorununun çözümü, devletlerin var olan........

© Haksöz