Kassam Tugaylarının başarısı, merhaleci bir mücadelenin sonucudur
Haktan ve adaletten yana olanlar için dört aydan bu yana Gazze hergün gündemdedir. Vicdanı olanlar hergün Gazze’de yaşananların ve yaşayanların fırsat buldukça kamuoyunda sesi olmaya çalışmaktadır.
Ve Gazze hala dünya gündeminin vazgeçilmez gündemi.
Gazze dediğimiz İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasındaki Beykoz, Üsküdar, Kadıköy ilçeleri kadar bir alan. Bu alan, dört aydır küresel kapitalizmin, Batı’nın ve işbirlikçilerinin teşviki ve yardımı sonucu siyonist İsrailli katillerce devamlı bombalanıyor ve canlı yayınlarda izlediğimiz bir soykırım yaşanıyor.
Bu ufacık alanda 2 milyon 300 bin Filistinli sıkıştırılmış halde yaşıyordu ama bu nüfusun 28 bini artık hayatta değil. Katledilenler her gün 50 kişi veya 300 kişi parça parça artıyor. Enkaz altındaki 7-8 bin kardeşimizin sadece çürüyen cesetlerinin kokuları duyulabiliyor. Bundan öncede Müşrik Esed güçleri, ulusçu-mezhepçi sapık bir niyet taşıyan İran güçleri ve bölgeye çağırdığı emperyalist Rusya güçlerince Suriye’de de Gazze’de yaşanan katliamın 20 katı, 30 katı yaşandı. Bir milyondan fazla Suriyeli, Suriyeli kardeşimiz hunharca katledildi, milyonlarca insanımız aç – biilaç sürgün yaşadı. Ama sesimiz yeterince çıkmadı.
Biz dağılmış bir ümmetin çocuklarıyız. Kur’an’ın, Resul’ün, adaletin; sıddıkların, şühedanın, salihlerin elini tuttukça merhale merhale uyanıyor ve bilinçleniyoruz. Artık Müslümanlara yönelik bu tür katliamları kanıksamıyor değiliz. Mazlumların sesi, direnişin destekçisi olarak ibadet anlayışı içinde meydanlardayız. Her türlü desteği sağlayan ABD, İngiltere ve benzerleri ile işgalci siyonist devlet hep birlikte, çağdaş “Ashab-ı Uhdud” kesilmişler, Gazze çukurunda insanlarımızı diri diri yakıyorlar.
Ama yakma, bombalama, açlığa ve ilaçsızlığa mahkûm etme zulmüne rağmen Gazze’deki fiili-cihadi direniş; ve Gazze halkının, Gazze Müslümanlarının bütün imkansızlıklara rağmen sivil direnişi destanlaşıyor.
Çocuk katili siyonist işgalciler el-Kassam birliklerinden daha bir savaşçıyı bile, bir Gazzeli murabıtı bile esir alabilmiş değilken; Filistinlilerin sivil hastanesini basıp yataktaki hastaları öldürüyorlar; Gazzeli sivilleri tutukluyor esir diye sergiliyorlar. Ama el-Kassam, esir aldığı işgalcileri Filistinli mahkumlarla takas ederken, bütün dünya İslam savaş hukukunun adaletini, insafını gördü ve görüyor. Gazze direnişi artık insanlığın vicdanı haline geliyor. Ancak biliyoruz ki ulus toplumlara bölünmüş olan ümmet coğrafyası vesayetleri aşabilmiş değildir. Ayrıca küresel egemen sistemin kıskaçlarını her alanda aşmayı henüz gözüne kestiren iktidar gücü de yok gibi. Dolayısıyla Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin fillerle güçlendirilmiş dev ordusu gibi, emperyalizmin dev savaş aygıtlarına meydan okuma imkanından değil, direniş imkanından bahsedebiliriz. Rabbimizin gaybi yardımına müstehak olmak ise bizim tayin edeceğimiz bir durum değil.
Gazze de mağlup olmak da mümkün, müşrikleri tasfiye etmek de. İslami kimlik sahipleri için mağlubiyet teslimiyet değil, mücadeleye devam etmek için bir muhasebe imkânıdır. HAMAS mağlup olacak olsa bile inanıyoruz ki inşaallah Allah katında kazanmıştır. Batılı paradigmanın tabuları artık yıkılıyor. Zaten adalet arayışındaki dünya halklarının vicdanı da artık Gazze direnişinden yana. Bu büyük kazanımın farkında olalım!
Gazze........
© Haksöz
visit website