Paranoya
Charlie Kirk’ün öldürüldüğü haberini aldığımda Washington D.C.’ye geleli henüz daha sadece birkaç saat olmuştu. Bu sefer şehrin ne kadar kötü durumda olduğunu yerinde incelemek için gelmiştim. Benim bildiğimden daha da kötüye gitmiş olabilir miydi? 10 sene önce New York’tan D.C.’ye taşındım ve üç buçuk sene kadar oralarda yaşadım. Geri taşındıktan sonra da D.C. hayatımdan çıkmadı; hala yılda en az birkaç kere gidiyorum. Demek istediğim: şehre yeteri kadar hakimim.
Trump aylardır istikrarlı bir şekilde bütün dünyaya terörden nefes alamayan Gotham benzeri bir Washington D.C. anlatıyor. Suçluların sokaklarda cirit attığı, masum insanların çetelerin saldırısına uğradığı, dayak yediği, kurşunlandığı, otomobillerin çalındığı bir terör kenti adeta. Bu yüzden ordunun bir birimi olan Ulusal Muhafızları şehre yolladı. Kendisi geldikten ve şehrin dört bir yanına askerleri yerleştirdikten sonra nihayet asayişin sağlandığını söyleyip yemeğe bile çıktı.
Benim de trenden iner inmez ilk gördüğüm o askerlerdi. Sonra da bazı turistlerin o askerlerle fotoğraf çektirdiğini gördüm.
Amerikan şehirlerinde, eğer El Paso gibi çoğunlukla askeri üsten ibaret bir yer değilse, üniformalı askerlerin sokaklarda dolaştığını görmek alışıldık bir durum değil. Herhangi bir ülkenin herhangi bir şehrinde değil, çünkü o sık atılan sloganda da söylediği gibi askerin yeri kışlasıdır.
D.C.’deki askerler adeta kentin yeni turist atraksiyonu olmuş. Disney parklarında dolaşan karakterler gibi biraz.
Hemen hepsi başka eyaletlerden başkente yollanan muhafızlar gün boyunca üçlü gruplar halinde adeta turistik gezi yapar gibi şehri turluyordu. Georgetown’da devriye geziyorlar, kendi aralarında şakalaşıyorlar mesela. Bir tanesi karşıdan karşıya geçerken bana tam Orta Amerika kibarlığıyla selam veriyor.
Gece çöktüğündeyse sokakta tek bir üniformalı yok. Gözlemlerim hafta içinden; belki yetersiz kalabilir. Zira şehrin özellikle siyah gençlerinin eğlendiği, otomobil camlarının kırıldığı U Street’teki hafta sonu kaosunda da onları görmek isterdim. D.C., büyük şehirlerin aksine, geceleri uyuyan bir yer olduğu için hafta içi askerler de dinleniyor olabilir. Ama suçun mesaisi olmadığı da ortada.
Bir olay olsa müdahale edecek eğitimleri de yok gerçi, varlıkları daha çok dekordan ibaret. Suç işlemeye meyilli insanların onları görüp çekinecekleri, vazgeçecekleri varsayılıyor. Biraz şaka, biraz siyasi taktik, bolca da propaganda.
Sonuçta tanıdığımdan, bildiğimden, birkaç ay öncesinden farklı bir D.C. bulmadım. Ama o akşam Amerikan tarihinde bir kırılma an’ı yaşandı.
Charlie Kirk öldürüldüğünde akımdan üç şey geçti. İlki: Trump için Amerikan şehirlerine orduyu yollamak için mükemmel bir fırsat doğdu. Nitekim yaptığı öfkeli konuşmada siyasi rakiplerini, “radikal sol” diye belirsiz bir grubu hedef gösterdi. Aslında kastettiği Demokrat Parti’nin tamamı. Birkaç gün sonra, tıpkı Türkiye ve Macaristan’da olduğu gibi, pek çok ülkenin hayal gücündeki kullanışlı düşman George Soros adı da gündeme geldi.
Hayali düşmanlar icat edilecek, muhalefet hedef alınacak, öldürülen Kirk şehit mertebesine yükseltilerek bu cinayete daha fazla anlam yüklenecek ve Trump daha da sertleşecek. Özellikle de kendisini eleştirenlere karşı.
Daha şimdiden Kirk’ü ölümünden sonra eleştiren sıradan insanların, mesela hemşirelerin, işten atıldığı haberi geliyor. Dışişleri sosyal medyada Kirk’ün ölümünü kutlayanların ülkeye alınmayacağını açıkladı. Washington Post bir köşe yazarını, MSNBC de ekran yorumcusunu Kirk aleyhindeki sözlerinden dolayı işten çıkardı—ya da bu sözleri bahane ederek işlerine son verdiler.
Naomi Klein’ın meşhur “Şok Doktrini” tezi kapitalizmin doğal felaketler gibi krizleri kolladığını, bu krizleri mutlaka fırsata........
© Habertürk
