menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yanmışız...

51 1
24.01.2025

Düşünün…

2025 yılının Türkiye’sinde bir otelde yangın çıkıyor. Gece 03.27’de. Otel sakinlerinin hepsi yangına uykuda yakalanıyor.

Yangın sensörleri kapatılmış, ya da yok. 200 yataklı her otelde olması gereken yağmurlama sistemi yani yangın söndürme ekipmanı yok. Alarm çalmıyor, duyan yok.

Kapı kapı dolaşıp yangın var diyerek insanları uyandıran ve acil çıkış yerlerini gösteren bir otel ekibi yok. Koridorlarda acil çıkışları gösteren karanlıkta bile parlaması gereken fosforlu işaretler yok.

Yangın merdiveni yok. Var ama içerde ve üstelik halıyla kaplanmış.

Koridorları açan kapıların ve kullanılan döşemelerin 30. dk boyunca tutuşmayan, ateş almaya dirençli malzemeden yapılması gerekiyor ama öyle bir malzeme kullanılmamış.

Otelin geceliği 30-40 bin TL, ama otel sahibi insanların can güvenliğini temin eden hiçbir önlem almamış.

“Sürdürebilir Otelcilik sertifikası”nı alıp kapının önüne asmayı akletmiş ama. Bu bir oteli ‘klas’ gösteren, ‘güvenli’ gösteren, ‘iyi gösteren, 'sağlıklı' gösteren, 'yeşil' gösteren ve zaten bunun için plaka yaptırılıp otel kapısına asılan bir şey. O plakayı alıp takmayı asla ihmal etmemişler.

Düşünün…

Daha geçen yıl uzaya astronot gönderdik, büyük ülke oluyoruz diye sevindiğimiz yerde 78 kişi çoluğu çocuğuyla cayır cayır yanıyor. İnsanlar çarşafları birbirine bağlayıp kaçmaya çalışıyor. Anneler babalar, bebeklerini ‘şansı olsun’ diye pencereden aşağı atıyor.

Grand Kartal’ın katliam gibi yangınında ölenlerin kömürleşmiş cesetleri kızarmış tavuk satan firmanın resimli görseli ile giydirilmiş bir tıra yüklenirken yan taraftaki otelin müşterileri kayak yapmaya devam ediyor.

Çünkü birkaç gün için yüzbin TL’nin üzerinde ücret ödeyip bir kayak tatili satın almışsan tüm sorunları, tüm olumsuzlukları, vicdanının sesini, ahlaki kaygıları, gerekirse merhameti bir giysiymiş gibi gardropta bırakıp, eğlenmek zorundasındır. Tatil tanrısının yazılı olmayan yasasıdır bu. Tatilde başkaları için dertlenmek hizmetlerden yararlanamamak anlamına gelir ve bu sadece gerçek zenginlere has bir lükstür. Yıl boyu ofisten çıkmamış özgür kölelerin hayattan alacağı vardır ve hiçbir şey o alacaklarını tahsil etmenin önüne geçemez.

Yanmışız.

Bedenen yanmışız.

Ruhen yanmışız.

Peki yardım için gelen ve işler bir günde bitmediği için kalmak için yan taraftaki otele giden AFAD üyelerinden gecelik ücret olarak fahiş fiyatlar istenmesi ?

O da ne, o otelin de sahibi meğer Grand Kartal’ın sahibi.

Otelin ortağı olan hanımın sosyal medya paylaşımı da ilginç. "Siz nasıl işletmecisiniz, siz nasıl insanlarsınız, nasıl önlem almazsınız?" diyenleri ‘biz de çok üzüldük ayol, hassasiyetimiz var, otelde arkadaşımız da yandı’ mealinde bir açıklama ile azarladı. Onlar da üzgünmüş. Hassasiyetleri varmış. Anlayamazsınız.

Çığlıklarla dolu bir video var sonra. Videoyu çeken adam yangından kaçabilmek için pencereden atlamak zorunda kalanlara küfrediyor. Zevkine herhalde.

Onlar bu otelde........

© Habertürk


Get it on Google Play