Semboller sahneyi kurar; güç sonucu mühürler
Beştepe, Erdoğan-Trump görüşmesinin iletişimini Oval Ofis’teki o kare üzerinden yaptı: İmzalar atıldıktan sonra Trump’ın Erdoğan’ın sandalyesini tuttuğu sahne.
Protokol gibi görünen bu sahnede jestlerin hakimiyeti vardı. Diplomaside sözcükler kadar tavırların da önemi var, bu sahne Trump’ın Erdoğan’a gösterdiği yakınlığı ve saygıyı temsil ediyordu. Ama bir yandan da aynıTrump sahneyi kendisinin kurduğunu gösteriyordu.
1) İlk başlık olarak Gazze’ye bakalım. Trump, “yakınız” dedi; esirler, ateşkes, kalıcı barış gibi başlıkları yan yana getiren bir ilerleme beyanı sundu. Erdoğan tarafında ise “anlayış/ilerleme” tonu var; kamuya açık metinlerde “ateşkes ve kalıcı barış için mutabakat sağladık” gibi kesin bir cümle görünmüyor. Aradaki bu nüans, bugünün siyasetinde hayati. Çünkü “yakınlaştık” cümlesi ile “mutabakata vardık” cümlesi aynı etkiyi yaratmıyor; birincisi psikoloji, ikincisi taahhüt.
2) Suriye dosyasında çizgi net: Suriye’nin üniter yapısının, toprak bütünlüğünün korunması meselesinde Türkiye de ABD de aynı hatta. Bu vurgu yeniden teyit edildi. Suriye’nin yeni hükümet başkanı Ahmet Şara Türkiye sayesinde diğer liderlerle buluştu. Bu önemli çünkü Suriye hükümetinin istikrarı ve sorunlarını aşabilmesi için gereken kapasiteye ulaşması ile ile dışarda ne kadar onaylandığı / ne kadar destek alacağı arasında su geçirmez bir bağlantı var. Suriye’deki istikrar hali ile Türkiye’nin güney sınırının stabilitesi arasındaki bağlantı da gözle görülen bir netlikte.
3) Enerjide somut adımlar geldi. Sivil nükleer işbirliği için imzalar atıldı; küçük modüler reaktörler ve teknoloji işbirliği başlıkları öne çıktı. Yanına 20 yıllık LNG tedariki eklendi. Türkiye çeşitliliği artırıp Rusya........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d