menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barışın hafızası yoğun bakımda

40 1
17.04.2025

Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği ağır ameliyat ve ardından yoğun bakımda oluşu, yalnızca bir siyasetçinin sağlık durumu değil; Türkiye’nin barışla kurmaya çalıştığı ilişkinin sarsılması gibi.

Onun varlığı sadece bir temsil değil, aynı zamanda bir geçiş kanalı. Şimdi yokluğunda sessizliğe çekilen yalnızca bir beden değil, bir ihtimalin suskunlaşması.

Sırrı Süreyya Önder konuştuğunda yalnızca fikir değil, bir ısı dalgası yayar.

Bazı fikirlerine karşı bile olsanız —ki ben öyleyim— duyarsız kalamazsınız.

O, sistem ile sistem dışında kalanlar arasında tercümanlık yapan bir çeviri ustasıdır.

Onun yerini başkasıyla doldurmak belki teknik olarak mümkündür ama aynı sıcaklığı, aynı yankıyı üretmek mümkün değil.

Sinemadan gelen bir anlatısı var Sırrı’nın.

2006 yapımı “Beynelmilel” filmiyle 12 Eylül darbesinin sarsıcı iklimini, mizahla harmanlayarak anlatmayı başarmıştı.

Film, darbelerin sadece siyaseti değil, müziği, hayatı, sokaktaki sıradan insanı nasıl bastırdığını ince ama sert bir dille gösteriyordu.

Ve Sırrı Önder, “Ben o çocuklardan biriyim” diyerek filmi bir sanat eserinden çok bir itirafnameye dönüştürmüştü.

Tarık Tufan ve Selahattin Yusuf’la birlikte yaptığı “Kafa Dengi” programı ise, o dönem ekranlara pek uğramayan........

© Habertürk