47 yıl tutulmuş nefesten sonra, şimdi nihayet: "Oh"
PKK’nın silah bırakma kararı, kimilerini sevindiremedi. Türk ve Kürt ulusalcıları, farklı nedenlerle aynı anda süreci hedef aldı. Oysa 47 yıl sonra gelen bu adım, siyasetin yeni bir sorumlulukla konuşmasını gerektiriyor.
12 Mayıs 2025, Türkiye’de kırk yılı aşan silahlı çatışma tarihine dair yeni bir sayfanın açıldığı gün olarak kayda geçti. PKK, resmî bir açıklamayla silahlı mücadeleyi ve örgüt yapısını sona erdirdiğini duyurdu. Açıklamanın dili, içeriği, tarihsel referansları ve söylemi elbette tartışılabilir. Tartışılmalı da. Ama önce, bu ülkenin artık nefesini biraz olsun verebilecek olması kutlanmalı.
Bu sürecin görünmeyen zemininde çok aktör var. MİT’in güvenlik mimarisi ve Dışişleri’nin bölgesel dengeyi okuma çabası, DEM Parti’nin bu kez daha sorumlu ve dengeli yaklaşımı, Abdullah Öcalan’ın pozisyonu ve elbette bu sürecin politik zeminini açan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli'nin katkısı. Türkiye siyasi yelpazesinin en uç iki ucunda duran bu iki figürün bir şekilde bu noktada buluşması, sürecin siyasal ciddiyetini gösteriyor.
PKK’nın açıkladığı bildiride Lozan ve 1924 Anayasası gibi kurucu belgelerin eleştirildiği bölümler var. Buna karşı öfke patlaması yaşanması, beklenen bir şeydi. Ama bildirinin asıl muhatabı kamuoyu değil. Bildiri, PKK’nın kendi tabanına yönelik. “Niye bunca yıl savaştık?” sorusuna örgüt içi ideolojik gerekçeler üretmeye........
© Habertürk
