Türkiye nereye gidiyor -2-
“Türkiye nereye gidiyor” sorusunun cevabına dair konuşmaya devam edelim. Öncelikle bu sorunun cevabını yeterince tartışmadığımız tespitini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Dünkü yazıda “nereye gittiğimiz” sorusunun, iç dinamikler, bölgesel şartlar ve küresel tercihlerden bağımsız okunamayacağına dikkat çekerek, “iç cephe” üzerinden bir okuma denemesinde bulunmuştuk.
Değişimin ve yeni bir yol arayışının iç ve dış dinamiklerini kuşkusuz tümüyle birbirinden ayırmak mümkün değil. Birini tahkim ederken diğerini doğru okumak, birbirini etkileyen ve dönüştüren alanları tanımlamak ve bunlar üzerine denge kurmak. Meşakkatli ve sabır isteyen bir çaba.
Türkiye’nin bir bölge gücü olduğu, üzerinde geniş mutabakat olan bir tanım. Ancak bu gücün sınırları ya da yükselişi üzerinde farklı görüşler var. Kendi payıma dünyadaki yeni dönemin ve değişimin, Türkiye’nin lehine şartlar oluşturduğunu; dolayısıyla da bunun doğru yönetildiği takdirde ciddi bir yükselişe karşılık geldiğini öngörüyorum. Kazandıracaklarının, risklerine değer olduğunu da ekleyebilirim.
ABD’nin tek kutup olarak dünyaya hakim olduğu tezinin ne denli hızlı yıprandığını; iki kutuplu olarak tanımlanan dönemin de yerini hızla çoklu döneme bıraktığını kabul edersek, Türkiye ölçeğindeki güçlerin daha geniş etkinlik ve nüfuz alanları elde ettiğini de tespit edebiliriz.
Son 10 yıla bu gözle bakarsak, devletin dönüşümü ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabulüyle birlikte ortaya çıkan Türkiye’nin,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon