İran Cumhurbaşkanı, Şehriyar ve basınımız
Aslen Türk olduğunu daha önce açık açık söyleyen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, geçen gün iki defa Türkçe şiir okudu ve basınımız hayretlere düştü!
İran’ın sâbık Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da bundan seneler önce yine Türkçe bir şiir söylediğinde basınımız epey şaşırmıştı!
Pezeşkiyan’ın okuduğu şiirlerden biri Şehriyar’ın meşhur “Hayder Baba’ya Selâm”ından birkaç mısrâ, diğeri de asırlar öncesinden kalma bir beyit idi ve İran Cumhurbaşkanı’nın “Hayder Baba”dan mısralar telâffuz etmesi beni kırk küsur sene öncesine, Şehriyar ile tanıştığım günlere götürdü...
İslâm Devrimi’nden sonra İran’da muhabir olarak bulunuyordum. Bir seferinde, 1982 sonbaharında, Tahran’dan Türkiye’ye kara yolu ile dönmem gerekmişti.
Arkadaşlarımla beraber taksi ile Tebriz’e gitmiştik. Orada birkaç gün kalacak ve Gürbulak’a kadar yine otomobille gidip Türkiye’ye oradan girecektim.
Çarşı-pazar dolaşırken bazı dükkânların vitrinlerinde yahut duvarlarında asılı olan asık suratlı bir adamın fotoğrafı dikkatimi çekmişti. Kim olduğunu sormuştum ve “Şehriyar” demişlerdi...
Ben sadece Azerî Edebiyatı’nın değil, bütün Türk dünyasının son büyük şairi olan Şehriyar’ın vefat ettiğini zanediyordum ve hayatta bulunduğunu orada öğrendim...
Tesadüf; o günlerde Tebriz’de Şehriyar’ın son yazdığı Türkçe şiirler bir risale hâlinde yayınlanmıştı. Ama, devrim muhafızlarının risalede yeralan ve ileriki senelerde hayli meşhur olan “Türk’ün dili tek sevgili” manzumesini netâmeli görüp yayını toplattıkları söyleniyordu.
Hemen güç-belâ da olsa risaleyi buldum, üstelik daha önemli bir işi hallettim ve birkaç gün sonra Şehriyar’ı evinde ziyaret edecek olan gruba dahil oldum!
İranlılar, Şehriyar’ı 14. asırdaki meşhur şairleri Hafız-ı Şirazî’ye benzetir ve “Hâfız-ı zinde”, yani “yaşayan Hâfız” derlerdi. İlk zamanlarda sadece Farsça yazmış, böyle şöhret bulmuştu. Şiire tarihleri boyunca meraklı olan İranlılar, Şehriyar’ın birçok mısraını ezbere bilirlerdi. Özellikle de........
© Habertürk
