menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aslında hepimiz müzeliğiz!

22 0
19.02.2025

İhtisas alanlarımdan biri de müzeciliktir. Öyle her oylumda uzun künye sayanlardan biri değilim. Sevmem köpürmeyi…

Sadece İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde küçük Troya buluntularını yüksek yalnızlıkla envantere geçirdiğim birkaç ay bile kendi saçımı okşamam için yeter nedendir bana

O değil de önceki gün Oya Eczacıbaşı imzalı “Bir Müze Hikâyesi; İstanbul Modern” kitabını posta kutusundan aldığımda nasıl heyecanlandım izah edemem…

Bir süreliğine seksenlerin sonlarına dönerek, o zaman şimdikinin yanında esemesi okunmayan güzelim Arkeoloji müzesindeki asistan odasının kokusunu çektim içime

Zor bir iştir müzecilik. Biriktirme sevdası, anlama çabası, koruma içgüdüsü, miras takıntısı ve bir dolu iç disiplini getirir bir araya

“Benim” diyen iddialı bir müzeyi açmak kadar yaşatmak da önemlidir. Kuşaklar arasında uzanan halatın lifleri kadar, yarına devredeceğiniz günün hikâyesinin de sağlam olmasını gerektirir…

İstanbul Modern, kente kazandırıldığı 11 Aralık 2004 tarihi üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen kentin en genç kutsal alanlarından biridir benim için

Yabancı bir dostun kenti ziyaretinde götürülecek birkaç mekândan biri, onlarca medeniyete başkentlik yapmış güzel İstanbul’un yüzüne düşen şapka tülünün gölgesidir…

Aklı başında birileri için şehrin ele gelen ilk sanat müzesi olmasının yanı sıra doğuş ve yaş alma meselesinde de hikâyesi olan bir romandır. Mutlu yaşlar diliyorum…

***

Romanın harflerinden biri olabilmek…

Roman demişken, elbette Cihangirden aşağı Çukurcuma mahallesine akarken sağda yer alan “Masumiyet Müzesi” de adını aldığı romanın narin ellerinden uzanan parmaklar gibi çeler........

© Habertürk