Zıt kuzenlerin 'Oscar yolculuğu'
Kieran Culkin’e En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı’nı kazandıran “Acı Gerçek” (A Real Pain), dünya prömiyerini 2024 yılında Sundance Film Festivali’nde yaptı ve senaryo ödülünü kazandı. Geçtiğimiz aylarda ise Kieran Culkin’in peş peşe aldığı ödüllerle dikkat çekti. Asıl önemlisi düşük bütçesini katbekat aşan hasılatıyla yapımcılarını mutlu etti. Böylece oyuncu olarak tanıdığımız Jesse Eisenberg, yazıp yönettiği ikinci uzun filmde hedefini nerdeyse 12’den vurdu.
Film, ABD’de yaşayan ve birbirlerini uzun süredir görmeyen iki kuzenin Polonya’da çıktıkları yolculuğu konu alıyor. Küçük bir turist grubu ve rehber eşliğinde gerçekleşen gezi, bölgedeki Yahudi kültürünün izlerini sürme ve İkinci Dünya Savaşı’nda soykırımın yaşandığı gerçek mekânları ziyaret etme amacını taşıyor.
“Acı Gerçek”in ilk hedefi, biri hayata tutunan, diğeri tutunamayan, orta yaşlı “üçüncü kuşak” iki Amerikalı üzerinden Yahudi soykırımının uzun vadeli psikolojik etkilerine bakmak... David Kaplan (Jesse Eisenberg) hali vakti yerinde, evli ve çocuklu bir beyaz yakalı… Kuzeni Benji Kaplan (Kieran Culkin) ise David ile aynı yaşlarda olmasına rağmen hayata hâlâ tutunamayan yalnız biri… Nerdeyse zıt kişiliklere sahip olmaları, hayata ve insanlara farklı şekillerde bakmaları, aralarındaki iletişimi zorlaştırıyor.
“Acı Gerçek”, daha ilk dakikalarından nereye doğru gideceğini tahmin etmekte zorlanmayacağınız filmlerden. Çocukluklarında çok iyi anlaşan ama zaman içinde yolları ayrılan iki kuzen, büyükannelerinin Doğu Avrupa’daki geçmişini keşfetmek için çıktıkları yolculukta, yeniden o eski arkadaşlık günlerine dönebilir mi? Senaryonun ortaya attığı ilk soru bu… O yüzden yolculuğun önemli bir bölümü, çatışma ve anlaşmazlık üzerine kurulu. Varşova’dan soykırımın izlerine ve büyükannenin bir zamanlar Krasnystaw kentinde yaşadığı eve kadar uzanacak yolculuğun, yaşayacakları tüm çatışmalara rağmen onları manevi olarak birleştireceğini tahmin etmek açıkçası pek zor değil. Sadece bunun nasıl olacağını, ilişkinin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz. Aslına bakarsanız, Eisenberg’in senaryosu, “yolculuk sırasında yeniden güçlenen veya sıfırdan kurulan manevi bağları” konu........© Habertürk
