Adı kötüye çıkmış kahramanlar
Yelena Belova’yı (Florence Pugh), 2021’de seyrettiğimiz “Black Widow”da tanıdık. Tüm ailesi ve çocukluğu elinden alındıktan sonra katil olarak yetiştirilmiş, sadece hayatının değil zihninin de kontrolünü kaybetmiş biri olarak çıkmıştı karşımıza. Ablası Natasha Romanov / Black Widow, tüm dünyanın tanıdığı bir Avenger olarak her yerde star muamelesi görürken, o ömrünün çoğunu uzaktan kumandalı asker gibi karanlıkta geçirmişti. Onu bırakıp giden ablasına çok öfkeliydi. “Black Widow” Yelena açısından büyük öfkesinin altındaki kırılganlığın, sevgi arayışının ortaya çıktığı bir filmdi.
Yeni Marvel Sinematik Evreni (MSE) filmi “Thunderbolts*”un ilk sahnesinde bir gökdelenin çatısında gördüğümüzde ruhundaki o büyük boşluktan söz ediyor Yelena. Ablası Natasha’yı kaybetmenin derin acısıyla hâlâ baş edemediği belli. Babası Alexei Shostakov’un (David Harbour) kendisinden daha büyük bir boşlukla savaştığının farkında. CIA direktörü Valentina Allegra de Fontaine’in (Julia Louis-Dreyfus) kirli ve karanlık işlerini yapmaktan hiç hoşnut değil. Gönlünde ablası gibi sevilen bir süper kahraman olmak var. Valentina’nın verdiği görevi son olması şartıyla kabul ediyor ama gittiğinde başka tetikçilerle birlikte tuzağa düşürüldüğünü anlamakta gecikmiyor.
Görev gereği bir süre ölümüne kapıştığı “çakma Kaptan Amerika” John Walker (Wyatt Russell), Ava Starr / Ghost (Hannah John-Kamen) ve Antonia Dreykov / Taskmaster (Olga Kurylenko) ile aralarındaki kader birliğini ilk o fark ediyor. Aniden karşılarına çıkan ve geçmişine dair hiçbir şey hatırlamayan Bob’a (Lewis Pullman) o sahip çıkıyor. Hikâye ilerledikçe, dışardan göründüğü gibi intihar eğilimli nihilist bir tetikçi olmadığı giderek netleşiyor. Hayatına anlam katmak, yeniden süper kahraman olmak isteyen babası eski Sovyet kahramanı Red Guardian / Alexei Shostakov gibi hayalci ve heveskar değil belki. Çok daha gerçekçi ve mütevazı ama ahlaki açıdan doğru olanı yapmaktan vazgeçmiyor. Babasının kurmak için........© Habertürk
