'İstanbul Ansiklopedisi'nin artıları eksileri
Selman Nacar, son dönemin çıkış yapan sinemacılarından biri. Filmlerini beğendiğim, takip ettiğim bir yönetmen... “İki Şafak Arasında” (2021) ve “Tereddüt Çizgisi” (2023) ile San Sebastian ve Venedik gibi festivallere kabul edildiğini; yurt dışı ve yurt içinde kazandığı ödüllerle dikkat çektiğini hatırlatalım. Farklı temalara yönelmesine rağmen dramatik yapı ve anlatım açısından, ilk iki filminin birbirine benzeyen birçok yanı olduğunu söylemek mümkün. “İstanbul Ansiklopedisi” ise Selman Nacar’ın hayli farklı sulara açıldığı 8 bölümlük bir internet dizisi.
Senaryoyu da yazan Selman Nacar, Amasya’dan İstanbul’a mimarlık okumaya gelen genç öğrenci Zehra’nın (Helin Kandemir), hikâyesini takip ediyor. Zehra, hiçbir yakını ve arkadaşının olmadığı şehirde annesinin eski arkadaşı Doktor Nesrin’in (Canan Ergüder) yanında kalmayı planlıyor. Yalnız yaşayan Nesrin’in, Zehra’yı evine seve seve kabul ettiğini anlıyoruz. Ama daha ilk görüşmelerinden, Nesrin ile Zehra’nın annesi arasında geçmişte yaşanan ve 20 yıldan fazla süredir uzak kalmalarına neden olan anlaşmazlığın her şeyi zorlaştıracağı belli oluyor. Zehra’nın Amasya’da kalan annesi, son bölümlere kadar bizim için gizemini koruyor. Dizi, farklı kuşak, kültür ve zihniyetlerden gelen Zehra ile Nesrin’in karşılarına çıkan kritik sorunlar nedeniyle birbirlerinden uzaklaşmaları ve sonra yeniden yakınlaşma çabaları üzerine kurulu…
Zehra’nın Mimarlık Fakültesi’nde girdiği ilk derste, hocasının (Pelin Batu) verdiği ödev üzerinden Reşad Ekrem Koçu’nun (1905-1975) birçok maddesini yazdığı ama tamamlayamadığı “İstanbul Ansiklopedisi”nin diziye neden adını verdiği ortaya çıkıyor. İstanbul’daki sembolik mekânlara işaret eden ve bölüm başlıklarına dönüşen ansiklopedik maddeler bir yana, eser asıl olarak şehir – insan ilişkisinin metaforu haline geliyor. Nacar, diziyi böylelikle sadece metinlerarasına açmıyor; İstanbul’u da anlamlı bir dekor haline getiriyor. “İstanbul Ansiklopedisi”, şehrin insan üzerindeki etkisini sorguladığı kadar mimarinin şehir üzerindeki etkisine dair düşünmemizi de teşvik ediyor. Daha önemlisi, dizinin üstüne kurulduğu seküler / mütedeyyin çatışması üzerine İstanbul’un da kendine göre bir sözü olduğunun altını çiziyor. İstanbul, tüm kültürel çatışmalara kayıtsız, her şeyi özgürce içinde barındıran kozmopolit bir şehir olarak tasvir ediliyor. Dizi, mimarisi ve zengin kültürüyle İstanbul’un aştığı ama insanların hâlâ takılı kaldığı önyargıları anlatıyor bir bakıma.
Diziyi henüz seyretmeyenler ve hikâye örgüsüyle ilgili daha fazla bilgi almak istemeyenlerle vedalaşmak için bence ideal yer tam burası; çünkü “İstanbul Ansiklopedisi” öykünün akışından bağımsız olarak değerlendirilemeyecek bir dizi.
Selman Nacar, Türkiye modernleşmesinin sosyal fay hattı olarak tahayyül edilen “seküler / mütedeyyin çatışması” üzerine kuruyor diziyi. Muhafazakâr bir ortamda büyüyen inançlı Zehra, özgürce yaşamak için geliyor İstanbul’a. Her iki kesimle de bağlarını koruyarak, bir anlamda bu çatışmayı yok sayarak hayatını sürdürmek istiyor. Diziye değer ve anlam katan bir arzu bu… Kendini insanlara sevdirmesini bilen, sosyal cesareti yüksek biri olmasına rağmen Zehra, nedense kendini olduğu gibi ortaya koyacak cesareti gösteremiyor. Üstelik Harun (Kaan Miraç Sezen) gibi dürüst olma konusunda onu motive edebilecek bir arkadaşı var. Ama uzun süre inatla geçmişini saklıyor, yalanlara sığınıyor ve her geçen gün daha zor, içinden çıkılmaz hale getiriyor hayatını.
Zehra, kendini dine vermiş bir annenin kızı. Finale doğru, annesi Aylin (Melisa Sözen) ile Nesrin arasındaki gerilim, uzaklık ve “kültürel kutuplaşma”nın, dipten dibe Zehra’nın asıl sorunu olduğu netleşiyor. Çok değer verdiği annesi ve Nesrin’in aşamadığı sorunu o da aşamıyor. İşte bu yüzden, annesi ve Nesrin, aslında en az Zehra kadar anahtar karakterler… İşte bu noktadan sonra benim dizide beğenmediğim şeyler de başlıyor:
Nesrin derinlemesine ele alınıyor ama mütedeyyin kesimi temsil eden Aylin ne yazık ki yüzeysel kalıyor. Kitaplarını, çalışma masasını şöyle bir görüyoruz ama yıllar önce tesettüre girmesi ve kendini........
© Habertürk
