Jakoben modernleşmenin krizi ve İmam Hatipliler
Geçtiğimiz gün değindiğim Türk pozitivistlerinin yapısal olarak gerici olması hususunu biraz daha irdeleyelim. Birçok akademisyen, gazeteci dostumdan gelen eleştiri ve yorumlar konuyu ilerletme ihtiyacı doğurdu açıkçası.
Hikâyeyi biraz başa saralım, çok dağılmadan da bitirmeye çalışalım.
Gerici pozitivizm adlı yazımda, pozitivizmin çağdaş siyasal sistem olan ve halk iradesini esas alan demokrasi ile olan çelişkisini ve bu çelişkiden doğan gündelik pratiklerin gerici olduğuna değinmiştim.
Bugün ise Türk tipi pozitivizmin tepeden inmeci, jakoben ve özellikle şekilsel bir modernleşme anlayışını esas alması hasebiyle bugünün Türkiye’sinde nasıl bir kriz yaşadığını ve nasıl gerici bir refleks ürettiğini anlatmaya çalışayım.
Modernleşme ile başlayalım. Avrupa’da aydınlanma ve pozitivizm süreçleri bilimi ve bilimsel olanı kutsallaştırdı. Bizde ise modernleşme, jakoben bir siyasal mühendislik projesi olarak sahneye çıkarıldı. Halkın değil, seçkinlerin elinde bir uygarlaştırma operasyonu olarak yürütüldü.
Esasen Batı’da da benzer bir süreç yaşandı. Ancak İdris Küçükömer’in tespitiyle bizdeki modernleşme, Batı'daki gibi sivil toplum ve burjuvazi tarafından değil, tam da bu sınıfların gelişimini engelleyen devlet (asker-sivil bürokrasi) tarafından yürütüldü. Dolayısıyla halktan değil, tepeden gelen bir süreçle dayatmacı bir şekilde hayat buldu. Bu da jakobenliğin “halk için halka rağmen” safsatasını ülkemizde somutlaştırma imkanını sağladı.
Malum, Tanzimat’tan başlayan bir süreçle karşı karşıyayız. Dönemin kimi aydınları ki Cemil Meriç bunlara müstağrip aydını der, dünyanın popüler felsefik akımları ve filozoflarına karşı bir hayranlık içerisinde oldular. 18. yüzyılda aydınlanma, 19. yüzyılda da pozitivizm Türk siyasi entelektüel çevrelerinde karşılık buldu.
Bunlar içerisinde pozitivizm; özellikle Jön Türkler, İttihat Terakki kadroları ve sonrasında Cumhuriyet’i kuracak olan ikinci nesil kadrolar için eşsiz bir araç haline geldi.
Bu ideoloji, hem bilimselliği neredeyse bir din mertebesine çıkardığından ve böylece Batı modernliğini yakalama fırsatı verdiğinden hem de tepeden inmeci ve merkeziyetçi jakoben bir anlayışla uygulanabilir olduğundan çok........
© Habertürk
