menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kadın cephesinde değişen bir şey yok

13 0
08.03.2025

Avrupa’nın ilk feminist yazarı Christine de Pizan kadın düşmanlığını şöyle tarif ediyordu: “Kadınlara hınçla kara çalanlar, zeka ve asalet bakımından kendilerinden üstün çok sayıda kadınla karşılaşmış dar kafalı varlıklardır. Bu yüzden acı ve öfkeyle kıvranır, içlerinde biriken hınçla kadınlara her türlü kötülüğü yakıştırırlar…”

De Pizan bu fikirlerini 600 yıl önce kaleme almıştı. Bugünün dünyasına rahatlıkla adapte edilebileceği için kadın düşmanlarının dürtülerinde Ortaçağ’dan beri pek değişiklik meydana gelmemiş sayılabilir. De Pizan günümüzde yaşasa, muhtemelen sosyal medyada cinsel saldırı ve ölüm tehditleri alırdı. Şair ve felsefeci kimliğiyle Avrupa’nın ilk kadın yazarı olmasa da, hayatını yazarak kazanan ilk kadındı De Pizan, “Kadınlar Şehri Kitabı”nda (1405) kadınların güç birliğiyle erkek şiddetinden korunduğu bir ütopya kurgulamıştı.

Radikal feminist hareket de 1970’lerden beri karşı cinsle ilişkiler sürdüğü müddetçe ataerkiden kurtuluşun asla mümkün olmadığını savunuyor. Kadınların şiddet ve ayrımcılık korkusuyla erkeksiz bir yaşamı düşlemesi feminist ütopya gibi algılanmasın; 4B hareketi tam da bu yolu seçen genç kadınların manifestosu olarak karşımıza çıkıyor.

ERKEKLERLE HER ŞEYE HAYIR

Hareketin doğum yeri Güney Kore; 4B Kore dilinde dört eyleme “hayır”ın baş harflerine karşılık geliyor: “bisekseu” - erkeklerle sekse hayır, “biyeonae” - erkeklerle çıkmaya hayır, “bihon” - erkeklerle evlenmeye hayır, “bichulsan” - çocuk yapmaya hayır. Hareketin ne kadar başarılı olduğunu anlamak için Güney Kore’nin doğurganlıkta dibe vurup demografik kışa girdiğini görmek yeterli.

Hareket Kore kökenli, ancak Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle birlikte ABD’de de 4B’ye ani bir ilgi dalgası yayıldı. Güney Kore’nin ağır mizojini iklimine özgü niş bir fenomenken, ABD’deki seçim sonrası Instagram ve TikTok’ta 4B etiketiyle yüz binlerce paylaşım yapıldı. Trump’ın cinsiyetçiliği, cinsel suçtan tazminat cezasına çarptırılmış olması ve Yüksek Mahkeme’nin kürtajı anayasal hak olarak tanıyan “Roe-Wade” kararını iptal etmesi gibi “uyaranların” yanı sıra kışkırtıcı faktörler de etkili oldu. Aşırı sağcı podcast yayıncısı Nick Fuentes’in “Your body, my choise” (senin bedenin, benim tercihim) mesajı, “My body, my choise” düsturunu benimsemiş liberal kadınları çileden çıkardı. Madem kadınların hakları........

© Habertürk