menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ankara, benim gözümden: Beton ormanında bir kedinin senfonisi

5 0
14.04.2025

İnce bir esinti yüzümü okşuyor, burnuma karışan ilk kokular ise tanıdık: nemli toprak, uzaklardan gelen egzoz dumanı ve az ötedeki fırından yayılan sıcak simit kokusu… İki adımda tırmandığım bu alçak duvar, benim şehrin nabzını tuttuğum stratejik noktam. Aşağıda, henüz uykusundan tam uyanamamış devler aceleyle oradan oraya koşturuyor. Onların telaşı bana yabancı. Benim dünyam, anın ritmiyle, güneşin hareketiyle ve karnımın gurultusuyla şekilleniyor.

Ankara, onların dediği gibi gri ve soğuk bir şehir mi? Belki onların devasa pencerelerinden bakınca öyle görünüyor olabilir. Ama benim için Ankara, keşfedilmeyi bekleyen sayısız köşe bucak, güneşlenmek için ideal sayısız kaldırım taşı ve gizlenmek için mükemmel araba altlarından oluşan devasa bir oyun alanı. Özellikle sabahın erken saatlerinde, henüz o gürültülü demir yığınları ortalığı kaplamamışken, şehir benim sessiz krallığım.

Kızılay’ın kalabalığı onlar için bir karmaşa olabilir, ama benim için hareketli bir av sahası ve........

© Haberton