menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çağımızın en büyük yalanı: Motivasyon masalı

5 0
01.09.2025

İlk bakışta kulağa umut verici, insana güven aşılayan bir söz gibi gelir. Oysa bu cümlenin ardında, bireyi güçlendirmekten çok onu yalnızlaştıran, başarısızlığının tek sorumlusu ilan eden bir ideoloji gizlidir. Bu ideolojinin adı modern motivasyon endüstrisidir ve çağımızın en büyük safsatalarından biridir. Motivasyon konuşmacılarının vaaz ettiği bu anlayış, aslında yeni değil. 19. yüzyıldan itibaren özellikle Amerika’da yükselen bireycilik kültürünün bir uzantısıdır. Kendi kaderini kendi elleriyle çizeceğine inandırılan birey, sistemin işleyişindeki bütün yapısal engelleri görmezden gelmek zorunda bırakılmıştır. Sosyolog Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernite” dediği süreçte birey, sürekli “kendi kendini icat etmeye” zorlanır. Başarısız olursa da suçun adresi bellidir: Kendisi.

Bu, tıpkı Karl Marx’ın din için söylediği “halkın afyonu” benzetmesi gibi, modern çağın yeni afyonudur. Çünkü birey, sistemin adaletsizlikleriyle yüzleşmek yerine kendi yeteneksizliğini sorgulamaya yönlendirilir. İşsiz kalmışsa, borç batağındaysa, eğitim fırsatlarından mahrum bırakılmışsa, bütün bunların sebebi yeterince “istememesi”dir. Böylece düzen aklanır, sorumluluk bireyin omuzlarına yüklenir. Gerçek bir sistem eleştirisi yerine, bireysel iç gözlem sahte bir ilaç gibi sunulur. Buradaki çarpıklığı anlamak için psikolojiye bakmak yeterlidir. Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisine göre, insan önce temel ihtiyaçlarını —yeme, içme, barınma, güvenlik— karşılamak zorundadır. Ancak bu basamaklar aşıldığında, kişi “kendini gerçekleştirme” aşamasına ulaşabilir. Bugünün motivasyoncuları ise açlıktan kıvranan, gelecek kaygısıyla boğulan, işsizlik ve yoksullukla ezilen bireylere doğrudan “kendini gerçekleştir” öğüdü vermektedir. Yani piramidi ters çevirmekte, imkânsızı norm gibi sunmaktadır.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, dünya imparatorluklarından bugünün devletlerine kadar tarihe bakın: Hiçbir büyük başarı yalnızca “istemek”le gerçekleşmedi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u “istediği........

© Haberton