Tohum olabilmek,
Efendim,
Her canlının tohumu, kendi türünün bütün kaderini içinde taşır. Çınar ağacının tohumu da öyledir… Avucunda kaybolacak kadar küçük, rüzgâr üflese uçup gidecek kadar hafif; ama içinde beş asırlık bir ömür, yüzlerce kuşun yuvası, binlerce insanın gölgeligi...
Çınar tohumu diğerlerinden farklıdır. O, toprağa hemen düşmez. Kışın ayazını yer, karını çeker, fırtınalarla imtihan olur. Gecelerin soğuğu, gündüzün buz kesen nefesi onu çepeçevre sarar.
Çünkü bilir ki, çilesini yaşamayan tohum, neslini yaşatamaz.
Bilir ki, gelecekte ulu bir çınar olmak önce sabrı ve mücadeleyi öğrenmekle olur.
Ve bahar geldiğinde…
O küçücük tohum, kışın bütün yükünü sırtında taşımış o minik emanet, toprağa düştüğü an, içindeki asırlık çınarı doğurmaya başlar.
Denilir ki: “Tohum ne kadar acı çekmişse, ağaç o kadar gölge verir.”
________________________________________
Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi de, büyük bir çınarın küçücük tohumu gibiydi.
Bir gece, şeyhi Edebâli’nin evinde misafirdi. Odada Kur’ân-ı Kerim’i görünce yatmaya kıyamadı; edebinden… hürmetinden… Bütün gece Kur’an okudu, sabaha karşı yorgunluktan oturduğu yerde dalıp gitti.
Rüyasında gördü ki…
Edebâli’nin gönlünden bir ay doğuyor. Büyüyor, dolunay oluyor ve ışığıyla gelip Osman Gazi’nin bağrına yerleşiyor. O anda onun göbeğinden bir çınar filizleniyor…
Büyüyor… Yükseliyor… Dalları dört bir yana uzanıyor… Gölgesi dünyayı sarıyor.
İşte o çınar, Osmanlı medeniyetiydi.
O rüyanın tohumu Osman Gazi; gövdesi devlet; gölgesi insanlıktı.
Bu ulu çınar altı asır boyunca din, dil, ırk ayırmadan yaşadı.
Kimi köklerinde huzur buldu, kimi dallarında nefes aldı, kimi gölgesinde adalet aradı.
Çünkü bu çınar, nereye uzandıysa oraya yalnızca eşitlik, adalet ve sükûnet........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein