Anlamak Yalnızlıktır
Sevgili Dostlar,
Derler ki; insan ne kadar çok görürse, ne kadar çok anlarsa, ne kadar çok bilirse, o kadar yalnızlaşır.
Çocukken her şey daha güzeldir. Bir çocuğun yüreğinde savaş yoktur, borç yoktur, gelecek kaygısı yoktur. Çimenlerin arasında sevinçle koşar; saçına dokunan rüzgâr aslında ruhuna değiyordur. Zamanın içinden geçerken, zamandan habersizdir. Kalbi lekesiz, zihni sessiz, yüreği saf bir aynadır.
Henüz bilmenin yakıcı yüzüyle tanışmamıştır.
Belki de hakiki huzur, bilgide değil; bozulmamış bir kalbin kıyısındadır.
Ve belki de en olgun hâl, henüz olgunlaşmadan, kalbiyle görebilme kudretidir.
Çocuk, toprağa en yakın hâlidir insanın; göğe en yakın duasıdır.
Ama sonra büyürüz.
Ve büyümek, sadece boyumuzun uzaması değil; kalbimizin ağırlaşmasıdır.
Bir gün gelir… hakikatin gölgesi düşer üzerimize. Ne tam ışık, ne tam karanlık… tam da alacakaranlıktır hakikat.
Bir cümle girer kulağımıza, bir bakış dokunur yüreğimize, bir çığlık düşer vicdanımıza… Ve o an her şey değişir.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
Artık sen, ya görürsün ya da görmekten kaçarak kendini inkâr edersin.
Ve insan görmeye başladığında, acı da başlar.
Görürsün: Kendisinden, çocuğundan ya da kedisinden başka hiçbir şeyi önemsemeyenleri...
Bir maaş, bir tatil, bir ev, bir araba ile yetinenleri... “Gerisi beni ilgilendirmez” diyenleri...
Görürsün: Ümmetin yarısı açken, dörtte biri susuz, bir diğer kısmı elektriksiz yaşarken, hâlâ şükretmeyenleri...
Görürsün milletin halini:
Bir yanda kuş tüyünden yataklarda uyuyup........
© Habername
