Kaybolan Kültürün İzinde (Hazinedar Köyü Mezar Taşları)
Osmanlılar, tarihsel süreç boyunca farklı inançları milliyetleri ve bunların ürettiği maddi ve manevi kültür unsurlarını barındıran büyük bir medeniyetin yöneticisi olmuşlardır. Mezar taşları bu medeniyetin günümüzdeki canlı şahitleridir. Nitekim mezarlıklar, toplumların kültürleri, sanat anlayışları, edebi yönleri, değer ve inançları hakkında bilgi veren en güzel örneklerindendir. Ayrıca mezar taşları sadece vefat edenlerin künye bilgilerini barındıran birer dikili taş değil, aynı zamanda dönemin veya bölgenin demografik yapısından, değerlerinden ve estetik anlayışlarından haber veren önemi belgelerdir.
Osmanlı Dönemi’ndeki mezar taşlarına baktığımızda dar bir alana tarih, edebiyat ve sanatın sığdırıldığını görmekteyiz. Bununla birlikte ölüm hakikati ile barışık olan ve yaşamın merkezine mezarlıkları alıp ölüleriyle birlikte yaşayan bir medeniyet karşımıza çıkmaktadır. Medeniyetimizin bize miras bıraktığı ve asırlara meydan okuyan mezar taşları birer belge ve tapu mahiyetinde olmakla beraber aynı zamanda bir kültüre, bir varoluşa şahitlik ederler. Bir medeniyetin kültür tarihini mezar taşları üzerinden yazmak mümkündür. Mezar taşları alanında uzman olan Fazıl İsmail Ayanoğlu’nun dediği gibi “Ortada mevcut yüksek sanat âbidelerimiz -faraza- olmasaydı bile, mezarlıklarımızda bulunan nihayetsiz eserler, bu milleti medeniyet göklerine çıkarmaya kâfi gelirdi.” (Berk, 2006:11)
Bu alanda çalışma yapanlar mezar taşlarını........
© Habername
visit website