menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sahi sizler nereye gittiniz, neden artık yoksunuz?

11 14
26.09.2025

Gecenin belirsiz bir vaktiydi. “Babacığım ezan okunuyor” diye hafif bir seslenişe cevap verme, huzura durma, huzura kavuşma, Rabbi tesbih etme, hamd etme zamanıydı. Mehmet Bey derhal “tamam evlâdım” diye cevap verdi çağrıya, çağırana dua, çağırtana şükrederek. Ailesini de uyandırdı ve hep birlikte namaza durdular. Müezzinliği 17 yaşındaki oğlu yapıyor, kendi imametinde küçük kızı da dâhil hep birlikte secde ediyorlardı secde edilmeye en layık olana. Ne de güzeldi seher vakti yeryüzü uyanırken, kuşlarla birlikte tespih etmek yüce Yaratıcıyı. Âlem uyurken her şeyiyle derin bir uykuda, âlemlerin Rabbine el açıp, âleme rahmet dilenmek bütün mevcudatıyla.

“Hadi” dedi sonra oğulcuğuna, “emanetleri yerlerine ulaştırma zamanı”. Sessizce süzülüp evden, akşamdan özenle hazırladıkları erzak paketlerini yine sessizce bazı kapıların önlerine bırakıverdiler adeta bir suç işliyormuşçasına, utanarak, kimselere görünmemeye çalışarak. Ne muhatapları görmeliydi onları ne de bir başkası, hatta sağ ellerinin verdiğini sol elleri dahi görmemeli, bilmemeliydi ki yapılan iş ziyan olmasındı. “Ahh” diye inledi, derinden bir iç çekti Mehmet Bey, “Ahh yavrum, ya ulaşamadıklarımız, ya acıyla, açlıkla, hastalıkla inleyen daha bir çokları, onlar ne olacak, kim tutar ellerinden, kim duyar seslerini?” Cevap gelmekte gecikmedi “Babacığım, üzülme, bunların sesini duyan ve bize duyuran, onların da sesini duyuyor, elbette rahmetini bol bol ihsan edecektir, yalnız sen hep demez misin “imtihan dünyası bu dünya” diye, muhakkak ki Rabbimizin bir bildiği, bir mühleti vardır” diyerek teselli etmeye çalıştı.

Bedenen biraz yorgun ama ruhen hafiflemiş vaziyette evlerine geldiler. Mehmet Bey daha sonra eşi ve küçük kızının birlikte hazırladığı mütevazı sofrada kahvaltısını yapıp, işe doğru yola koyuldu. Rastladığı büyük, küçük herkese selâm veriyor, hâl hatır soruyordu. Hele bir tane yetim vardı ki ayakkabı boyayarak hayatını kazanmaya çalışan, onu gördüğünde yetim geçen çocukluğunu hatırlar, gözleri dolar, belli etmeden gözlerini siler ve her gün biraz da fazlasını ödeyerek karşılığında ayakkabısını boyatırdı. Öyle ya yardım........

© Habername