Bir milliyetçinin süreç okumasıdır
Habererk.com’da kaleme aldığım “Meral Danış Beştaş’a tavsiye” başlıklı köşe yazımdan devamla şu “silah bırakma” sürecini irdelemenin gerekli olduğunu düşünmekteyim. Çevremden aldığım geri dönüşler ve tartışmalarımız, düşüncelerimizi ekleyerek aksettirmeyi vacip kılıyor. Bu mesele (bela) nihayetinde iş güç, ağrı sayrı, hane bar kadar önemli konudur, hayatidir ki bunu takdir ederiz. Sayılanlardan nasıl ki insanı emin kılan, her sathı mamur bir memalikte vazgeçmek ne mümkün değil ise terör belası da bir o kadar öyle. Haddizatında terörün bitmediği Türkiye’de ne huzur ne refah olur. Birbirimizi kandırmayalım; terör ile yaşayan ülke, enfeksiyondan kurtulma ihtimali sıfır olan, bağışıklığı kalmamış bir vücuda benzer.
Hassas, netameli konuları yazmak; akıl yürütmesi zor, derli toplu olmayı isteyen hamleler. Malum ki elimizde veri olarak devlet imkanları bulunmuyor, sadece açık kaynak taramamız ve kimi beyanlara agahız. Hülasa bu beyanların amaç ve geçmiş izlerini muhakeme ederek, güne dönük bir ihtimal, vaziyet ortaya çıkarabiliriz. Ha… Konuşanlar, kukumav bilgeler öyle gırla ki frekans paraziti almış yürümüş, o da ayrı dert. Şimdi “PKK’ce silah bırakma, örgütün tasfiye süreci” de böyle parazite boğulan bir konudur. Utanmadan “hain” yaftalı, arsız densiz lakırdılar dolaşımdadır ve çığırtkanlar yırtınıyor da yırtınıyor! Bu kukumavlar bir de bizlere milliyetçilik dersi verme hayali taşıyor; gülerim.
Sadetle konumuz şudur ve evvel emir tema kesindir: Sn. Devlet Bahçeli’nin bundan tam yedi ay önce yaptığı çağrı ile başlayanlar. Nihayetinde bu çağrı, milat, artık 22 Ekim evvelinden farklı neticeleri karşımıza koyacaktır. Dönüşü kabil olmayan bu neticeleri hayra yahut şerre yoracak, elan şimdiden kestirecek hiç bir babayiğit yoktur. Yoktur, ama ok yaydan çıkmıştır. Devlet Beğ’in çağrısı menzile erer ya da ermez; ama MHP’li bir Türk milliyetçisi olarak biricik muradım, akıbetin memleket hayrına olmasıdır.
Önce;
Umur-u Devlet coşkunlukla sırtlanıp götürülmez. Devlete vaziyeti gaz ve imanla çalışan işler bahsine koyamayız; bunda duygusallık değil, akıl, serinlik ve öngörü istenir. Hafızamızdadır, “açılım süreci” adlı vartada bu saydıklarım işlememiş ve dalaletten ağır bedeller ödemiştik. Şırnak, Sur, Nusaybin, Çukurca ve Şemdinli’de hayatını yitiren şehitlerim karşısında ihtiramla eğiliyorum. Emin olmak isterim ki bin yıllık Türk yurdunda bir dahası asla, zinhar bahse gelmesin. Kan döktük ve o sözde otonom kalkışmayı, açılan hendekleri kıyamete dek toprağa gömdük. Şimdi aynı hatalardan, o hataların olacağından bahsetmiyoruz; çünkü irade Türk milliyetçilerindedir. Dolayısıyla Lider Bahçeli’nin cümlelerini yeterli akla, nazara ve Türkçe’ye hakim her vatandaş, Ak Parti’nin 2015’e dek yaptıklarıyla bir tutmaz. Sn. Müsavat Dervişoğlu umarım kastımızı anlar ve MHP’ye çevirdiği beyhude salvoları artık bırakır. Oy uğruna her lafı havaya kaldırırsanız gel gör, bir Devlet Bahçeli olmak kolay değildir!
Şimdi;
Lider Bahçeli’nin 18 Mayıs 2025 tarihli çağrısında ifade ettiği gibi bugün “… hassas, nazik, kırılgan ve bir o kadar da sabır gerektiren yeni bir aşamaya geçilmiştir”. Sözler, talepler, sembolik göndermeler ve fiiller, şartların nazik ahvalinden aykırı düşerse santim santim örülmek istenen birlik yapısı, o harç ziyan edilebilir. Eğer dünkü gibi taktik, hinlik ardına düşüp, haneye dadanarak tarumar etme dertleri olan varsa yavaş olup, bir daha düşünsünler. Eski kıvraklıklara, boşluklara........
© Habererk
