Sevdalar; Mektuplar, Güller
“Sevik da. Takip de mi etmiyek…
Bili misin? Elimde değil…
Onu gördüm mü gözlerim gamaşi gardaş, sadece ışığ görim…
Gösgüme bi öküz oturi. He valla nefes alamim.
Su bi damla, bi damla su diye seslenmek istim. Boğazım guri gonuşamim.
Titrim… Valla hazan yaprağı titrim…
Deyiler ya yüreğimde kelebekler uçuşi, yoğ gardaş kelebek melebek gördüğüm yoğ…
Nağ(h)ır geçi yüreğimden o yumruğ gadar yüreğim bi köyün nağ(h)ırının ayağları altında ezili…
Gulağlarımda su şırıltıları, sanki şelale boşani. Ayağımın altından yer gayi başım döni, düşecek gibi olim…
Aşığım galiba abi…
Ben aşığım… Sevdalanmışım.
Eğer bir gün yolun yıkık bir mezarlığa düşerse…
Hiç olmazsa bir fatiha oku, zira o yıkık mezar taşlarının altında haykırmakta ve sesini sana duyuramamakta olan biri yatmakta.
Seni seven hem de çok seven biri…
Kurumuş toprakların suya hasreti gibi, SANA HASRET…
Sevdalar vardır yaşanılamayan ya da yaşanılası… SEVGİLİSİZ.
Eli eline değmeden hayal ve hülyada. Günümüz tabiriyle PLATONİK…
Göz ucuyla gözünü yakalama gayretinde olduğumuz sevgilimiz, küçük bir nota dünyaları sığdırdığımız SEVDAMIZ…
Bir sevda düşünün ki yılda birkaç kez iletişim kurulabilen, tüm duyguların kalemden akan mürekkeple kâğıda, oradan da sevgilinin gönlüne döküldüğü,
Ucu telli, yanık ve farklı renkteki zarflarda gönderilen mektuplar…
Sen gamlı, kederli yüreğimin tek ilacısın…
Rabbim seni hatalardan, kusurlardan saklasın.
Ben aciz kulunuzu sorarsanız canım sultanım ne gecem gece ne de gündüzüm gündüzdür.
Sizin gibi bir padişahtan ayrı kalmak beni mahvetmiştir.
Vallahi ayrılık acısından yanıp bitmişim…
Vallahi Dünya’da tek dileğim size tekrar kavuşabilmektir…
Yoksa benim ızdırabımı anlatmaya ne söz kâfidir ne de kalem.
Bir daha görmek nasip olur........© Habererk
visit website