Şerif Hüseyin
Osmanlı devleti sadece Türklerin değil, İslâm tarihinin de en önemli devletlerinden biriydi.
Özellikle Yavuz Sultan Selim’in 1517’deki Mısır seferiyle Hicaz topraklarını da sınırlarına katmış, Hilafeti üstlenip İslâm dünyasının tartışmasız tek lideri olmuştu.
O tarihten sonra Hicaz’a ayrı bir önem vermiş, adeta üzerine titremişti.
Şam ve Yemen’i birbirine bağlayan ticaret yolları, Cidde ve Yenbu gibi önemli sahil şehirleriyle Hicaz, stratejik bir öneme sahipti. Ama oraya gösterilen ihtimamın esas sebebi mübarek topraklar oluşuydu. İslâm orada doğmuştu. Kur’ân orada inmiş, Peygamber orada yaşamıştı. Müslümanların kıblesi Beytullah, Resûlullah’ın mekânı Ravza-i Mutahhara oradaydı.
Bu yüzdendir ki Osmanlı Devleti Hicaz’a idareci değil, hizmetkâr olmayı tercih etmişti. Padişahların kullandığı unvanlardan birinin de “Hâdimü’l-Haremeyn” olması bundandı. Ne ganimet bekler, ne oraların vergisiyle ilgilenir ne hac gelirlerinden pay almayı düşünürdü. Aksine bölge halkını vergi ve askerlikten muaf tutar, imar, inşa ve güvenlik giderlerini devletin hazinesinden karşılardı.
Yavuz Sultan Selim, bu uygulamayı bizzat kendisi başlatmış, Mekke ve Medine halkına dağıtılmak üzere iki yüz bin altın ve tonlarca zahire göndermişti.
O esnada Mekke Emiri olan Şerif Berekat bin Muhammed, Haşimiler’dendi. Adını Peygamberimizin büyük dedesi Haşim bin Abdülmenaf’dan alan Haşimiler X. Yüzyıldan itibaren (kısa kesintiler dışında) Mekke’yi idare eden ailenin adıydı.
Yavuz, Peygamberimizin soyundan gelen bu aileye hürmet göstermiş, imtiyaz ve statülerini artırmış, Şerif Berekat’ın emirliğe devam etmesini istemişti. Ondan sonra da Mekke Emirinin seçimi tümüyle şeriflere bırakılmıştı. Devlet müdahalesi ancak seçimlerde ittifak sağlanamadığı durumlarda söz konusu olmuştu. Böyle zamanlarda Padişah devreye girmiş, Mekke Kadısından, Mısır, Şam ve Cidde valilerinden gelen görüşü dikkate alarak şeriflerden birini emir olarak atamıştı.
Tayin olunan emire Padişah tarafından berat veya menşur adı verilen bir yetki belgesi verilir, emirliğin vazifeleri hatırlatılıp bazı öğütlerde bulunulurdu.
Mekke Emirliği, devlet yönetiminde vezirliğe eş bir makamdı. Emirler, idarî işleyişte Mısır Valiliğine bağlı olarak çalışıp buradan maaş alıyor gözükseler de geniş yetkileri ve otorite alanları vardı.
Asırlar boyu sorunsuz işleyen bu sistem, devletin güçten düşmesiyle birlikte aksamaya başladı. Şerifler arasındaki rekabet diğer kabilelerin araya sokulmasıyla derinleşti. Kavgalar silahlı çatışmaya dönüştü. Üstelik İstanbul’dan gönderilen valiler emirlerle nüfuz mücadelesine girişmiş, milliyetçilik ateşi parlamış, emperyalist emeller kabarmış,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d