menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıyametin eşiği

10 14
22.06.2025

1945 yılının 16 Temmuz’uydu.

İnsanoğlu yeni bir kâbusla tanıştı.

ABD, uzun zamandır üzerinde çalıştığı atom bombasını tamamlamış, o gün New Meksiko’nun uçsuz bucaksız çöllerinde ilk deneyini yapmıştı.

Deneye “trinity” adı verilmişti ve bu isim bir tarih profesörünün “Güneşin İki Kez Doğduğu Gün” isimli kitabından alınmıştı.

O gün güneş gerçekten de ikinci kez doğmuş, bombanın ışığı New Meksiko, Arizona ve Teksas’tan görülmüş, deneyi izleyenler dehşetten donakalmışlardı. İnsan yapımı hiçbir silah bu kadar yıkıcı, bu kadar acımasız olamazdı.

Bombanın düştüğü topraklar sıcaktan kristalleşmiş, geriye hiçbir canlı organizma kalmamıştı.

Barutu bularak kitlesel ölümü keşfeden insanoğlu, atom çekirdeklerini bölerek çok daha fazlasını yapmış, dünyanın felaketini hazırlayan yeni bir aşamaya geçmişti. Gelinen nokta, bilim adına bir devrim olsa da insanlık adına sonun başlangıcıydı.
Bunu görmek için çok beklenmedi.

Deneyden üç hafta sonra, 6 Ağustos 1945 sabahı, ilk atom bombası Hiroşima semalarında patladığında saatler 08.45’i gösteriyordu. Patlamadan bir dakika sonra geriye 130 bin insanın cesedi kaldı. Bebek, yaşlı, çocuk, hasta, kadın, erkek... Gündelik hayatını sürdüren 130 bin insan, etrafı süsleyen çiçekler, ağaçlar, böcekler ve hayvanlarla birlikte yandı, kavruldu ve kül oldu. Geriye kalanlar da inanılmaz acılarla ölümü beklediler.

Bu felaketten üç gün sonra aynı senaryo Nagazaki’de tekrarlandı. Oraya atılan bomba da 70 bin insanın ölümüne sebep oldu.

14 Ağustos 1945’te Japonya teslim oldu. ABD Başkanı Truman, insanlık tarihinin en büyük kıyımıyla kazanılan bu zaferi (!) aynı gün büyük bir gururla paylaştı. Ne de olsa kısa geçmişi kirden ve kandan görünmez haldeki bir ülkenin mensubu, yerleştiği kıtanın halkını yok ederek onların........

© Haber7