menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekümenik hayaller

23 1
17.08.2025

IV. Yüzyılın başlarında Hristiyanlık dünyası karmakarışık bir haldeydi.
İncillerin sayısı dörtyüzü geçmiş, kiliselerin her biri ayrı bir kitabın peşine düşmüş, yaradılıştan İsa’nın tanrılık vasfına kadar teolojik tartışmalar başını alıp gitmişti.
Dini birliği sarsan bu tartışma ve yapılanmalar zaman zaman çatışmalara dönüşüp devletin siyasal yapısını da tehdit eder hale gelince Roma İmparatoru harekete geçti.
325 yılında İmparatorluğun dört bir yanına yayılmış tüm kiliselerin piskoposlarına çağrıda bulunarak İznik’te bir araya getirdi.

Tarihe I. İznik Konsülü olarak geçen ve imparatora ait bir sarayın bazilikasında yapılan toplantıya 250 ila 300 arasında piskopos katıldı.

Toplantı sonunda Hristiyan dünyasının temel inanç ilkelerini teşkil eden iman esasları belirlendi. Farklı metinleri ihtiva eden İncillerden sadece dördünün “kanonik” olarak tescillenip diğerlerinin imha edilmesine karar verildi. Ayrıca İmparatorluk toprakları içindeki üç kiliseye özel statü tanındı. Antakya, Roma ve İskenderiye... Bu statünün tanınmasında söz konusu kiliselerin havariler tarafından kurulmuş olması esas alındı. Bunlara kökeni Yunanca bir kelime olan “Ekümenik” (evrensel) denildi. Antakya Patrikhanesine Suriye, Anadolu ve tüm doğu vilayetleri, Roma Patrikhanesine İtalya ve tüm Avrupa şehirleri, İskenderiye Patrikhanesine Mısır, Kuzey-Güney Afrika ve Arabistan bağlandı. Her birine kendi bölgelerindeki kiliselere metropolit atama-azletmeden kilise mallarının işletilmesine kadar geniş yetkiler verildi.

Ancak siyasi otoritenin merkezi olan Konstantinopolis’in geri planda tutulup dini otoritenin başkentten uzak noktalara kaydırılması İmparatoru rahatsız etmişti. Din adamlarının kitleleri yönlendirme gücü defalarca kanıtlanmışken buna göz yumamazdı. 381 yılında İstanbul’da yeni bir konsül toplandı. Başkentteki piskoposluğa ekümenik patriklik statüsü verildi. Bu statü 451 yılındaki Kadıköy Konsülünde tescillenirken Hristiyan dünyanın tepkisini azaltmak için Kudüs’e de aynı yetkiler tanındı. Böylece ekümenik patrikhanelerin sayısı beşe çıktı.

Ne var ki, İstanbul Kilisesine siyasi bir tasarrufla statü verilmesi, Hristiyan dünyasında tepkiyle karşılandı. Apostolik kökenli olmadığı, yani Havariler tarafından kurulmuş olma vasfını taşımadığı, bu haliyle Kitab-ı Mukaddes’e aykırı hareket edildiği gerekçesiyle reddedildi. Kavgaların, isyanların ve tartışmaların sonu gelmedi. Sırf bu sebepten yüzlerce isyan çıktı, yüzbinlerce insan katledildi.

Devlet gücüyle ekümenik olan Konstantinopolis Patrikliği ise isyan ve itirazlara İmparatorun gölgesine sığınarak karşılık verdi. Seçilen her yeni Patrik, göreve başlamadan önce İmparatorun huzuruna çıkıp ayağını öperek mutlak bağlılığını deklare etti. Bir inanç ve cemaat yapılanmasından ziyade, devletin idare aygıtı, imparatorun verdiği kararlar ve yaptığı işlerin meşruiyet kaynağı oldu. VII. Yüzyıldan itibaren de tümüyle Milli Rum Kilisesine dönüştü. İmparator da Hristiyanlarla ilişkisini bu kilise üzerinden........

© Haber7