Bir muhalifin infazı
Takvimler 5 Kasım 1922’yi gösteriyordu.
Yağmurlu, serin bir sonbahar günüydü.
Taksim’den Tünele inen Cadde-i Kebir üzerindeki Zeki Paşa Apartmanında alışılmadık bir toplantı vardı.
Apartmanın en büyük dairesinin en geniş salonundaki toplantıya katılanlar otuz kişiden fazlaydı. Gazeteci Ali Kemal, Şair Rıza Tevfik, Şeyhülislam Mustafa Sabri, Konyalı Zeynelabidin, Ali Nadir Paşa, Kiraz Hamdi Paşa, Vasfi Hoca, Harput Valisi Ali Galip, Hürriyet ve İtilaf Fırkası Reisi Miralay Sadık, Bolu Mutasarrıfı Osman Nuri, Refii Cevat, Said Molla, Gümülcineli İsmail... Liste bu şekilde uzayıp gidiyordu.
İstiklal Harbi süresince Kuvayı Milliyeye muhalefet eden bürokrat, gazeteci ve siyasetçiler son durumu değerlendiriyor, bundan sonra ne yapacaklarını konuşuyorlardı.
Tedirgin ve huzursuzdular.
Damat Ferit Paşa çoktan yurtdışına kaçmış, saltanat kaldırılmış, Sadrazam Tevfik Paşa evine kapanmış, hükümet fiilen sona ermişti. Sultan Vahdettin, Yıldız Sarayındaki tahtında oturuyor olsa da devletin kontrolü Ankara Hükümetinin eline geçmişti. Sokaklarda nümayişler yapılıyor, gazetelerde Divan-ı Harplerin kurulmasını isteyen yazılar çıkıyordu.
Hesap sorulacağı belliydi. Öyleyse ne yapmalı, nasıl hareket etmeliydiler?
Uzun değerlendirmelerin ardından son sözü Rıza Tevfik söyledi: “Başımızın çaresine bakıp bir an önce ülkeyi terk edelim.”
Ev sahibi Ali Kemal, kararı tasdik etti. “Sizi bilmem ama beni kesin alırlar” dedi.
Bunu söylerken kulağına bir fısıltı mı çalınmıştı yoksa başına gelecekleri mi hissetmişti bilinmez...
Gerçekten de Ankara’nın aklına gelen ilk isim onunki olmuştu. Gıyabında idam cezası verilmiş, yurt dışına kaçma ihtimaline karşı bir an önce yakalanması için İstanbul Emniyetine telgraf çekilmişti.
Bu konuşmaların yapıldığı saatlerde biri başkomiser üç sivil polis, emniyet müdürlüğünden Taksim’e doğru yola çıkmak üzereydiler.
Ali Kemal, toplantı bitiminde tıraş olmak için evden çıktı. Aynı cadde üzerinde bulunan Serkildoryan Pasajındaki berbere gitti. Tam koltuğa oturmuştu ki peşi sıra içeri dalan polisler üzerine çullandılar. Hiç direnmedi. Sadece kim olduklarından emin olmak için buz gibi bir sesle mırıldandı:
“Dışarısı İngiliz askeri kaynıyor. Şimdi durup, haydutlar adam kaçırıyor diye bağırsam başınıza neler........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d