menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir kahramanın ardından...

12 14
16.02.2025

İç isyanların Anadolu’yu kasıp kavurduğu günlerdi.

1920 yılının Nisan ayında başlayan Çapanoğlu isyanı, Yozgat’ı tümüyle sarmış, Ankara’yı tehdit eder hale gelmişti. Henüz düzenli ordusu bulunmayan Ankara Hükümeti, çareyi Çerkez Ethem’in Kuvayı Seyyare’sinde bulmuştu.

Bolu ve Düzce isyanlarını yeni bastırmış olan Ethem Bey, bölgeye intikal etmiş, kısa zamanda isyanı bastırmış, harp divanı kurarak sorumluları yargılamaya başlamıştı.

Mahkemede en çok konuşulan konu; hazırlıkları aylar süren isyanın Ankara’ya neden zamanında bildirilmediğiydi.

Cevap, Ankara Valisinde düğümleniyordu.

Sultan II. Abdülhamit döneminde Tokat’a sürülen Vali Yahya Galip Bey, o dönemde şehrin mutasarrıfı olan Çapanoğlu Celal Beyden destek ve himaye görmüştü. Bu yüzdendir ki daha teşebbüs aşamasında isyandan haberdar olmasına rağmen tedbir almamış, eski günlerin hatırına bu ihbarı kulak ardı etmişti.

İddia vahimdi.

Hemen bir telgraf çekilerek, Vali Yahya Galip Beyin Harp Divanında yargılanması için Yozgat’a gönderilmesi istendi.

Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Ethem’in bu talebini reddetti. Ankara günleri boyunca önemli hizmetlerde bulunmuş Yahya Galip’i göndermedi. Görevinden almakla yetinip olayı geçiştirmek istedi.

Ethem Beyin buna çok öfkelendiği ve çevresine yaptığı bir konuşmada, “Meclis Başkanını Meclisin kapısında asacağım” dediği söyleniyordu.

Söylentinin doğruluğu yönünde şüpheler olsa da Mustafa Kemal Paşa bu tehdidi ciddiye aldı.

Aynen Ethem gibi Teşkilat-ı Mahsusa geleneğinden gelen, gözü kara ve cesur birini yanına muhafız olarak almaya karar verdi. Aklına Trablusgarp günlerinden tanıdığı Miralay Halit Bey geldi.

8 Aralık 1920 günü Kazım Karabekir Paşaya şöyle bir telgraf çekti:

“Cüretkâr ve icabında kahhar olan bir arkadaşa şahsen ihtiyacım hissolunur derecededir. Bu arkadaşın ordunuzda mühim hizmetler ifa etmekte olan Miralay Halit Bey olabileceğini ümit ediyorum. Kendilerinin iktidar ve şöhreti ile mütenasip bir vazife ile refakatime gönderilmesini hassaten rica ederim.”

Halit Beyi en iyi tanıyan ve varlığına en çok ihtiyaç duyanlardan biri de Karabekir Paşaydı. Yokluğunun Doğu cephesinde zaaf oluşturacağı endişesiyle bu talebi reddetti. Onun yerine Teğmen İsmail Hakkı (Tekçe) Beyi Ankara’ya gönderdi.

……………..

Yeteneği ve cesareti konusunda herkesin hemfikir olduğu, paşaların paylaşamadığı bu kişi, yakın tarihimizin önemli simalarından Deli Halit Paşaydı.

1883 doğumluydu.

Eyüpsultan Camiinin yakınındaki Şifa Havuzları denilen muhitte doğmuş, çocukluğu ve gençliği, ismini aldığı aziz sahabenin manevi ikliminde geçmişti.

Tarihin zor zamanlarıydı. Osmanlı ölüm-kalım savaşı veriyordu. Devleti ayakta tutma görevi onun ve arkadaşlarının omuzlarına yüklenmişti.

Daha 27 yaşında genç bir yüzbaşı iken Trablusgarp........

© Haber7