Tefeci düzenin yerli mümessilleri iş başında!
TÜSİAD…
Diğer adıyla, Patronlar Kulübü.
Türkiye’nin “durumdan kendine en çok vazife çıkaran” kuruluşu…
Servetlerini, yabancı markaların mümessilliğine ve faiz getirisine borçlu olan TÜSİAD’çılar, yıllardır ekonomik meseleler dışında, neredeyse her şeye maydanoz oluyorlar.
Mesela;
Sağ-sol çatışmalarının giderek tırmandığı 1979 yılında gazetelere ilanlar vererek Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki hükümetin istifasına neden olan onlardı.
12 Eylülcülerin kapattığı 24 bin dernek arasında kendileri de vardı ancak darbeden sonra ilk açılan dernek yine TÜSİAD oldu.
Üstelik…
Darbenin olduğu 1980 yılında, Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin toplam bilanço kârları 124 milyar iken, 1984 yılında bu rakam 655 milyara yükselerek, aslında 12 Eylül’den kimin karlı çıktığını ve kalkışmanın asli failinin kimler olduğunu açıkça işaret ediyordu.
Aynı TÜSİAD…
Türkiye’nin kalkınmasında büyük rolü olan merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “ekonomi politikasına” da karşı çıktı.
Her ne kadar;
28 Şubat Post Modern darbesinin sacayaklarından biri olan “Beşli Çete” içinde doğrudan yer almamış olsalar da…
“Genelkurmay’la diyalog içindeyiz” diyerek “emir komuta zincirinde” bulunmayı ihmal etmediler.
Refahyol’un devrilmesi sürecinde bir ayakları hep karargâhta oldu.
Merhum Erbakan Hoca’ya dayatılan kararların çoğu aslında TÜSİAD tarafından hazırlanan taleplerdi.
TÜSİAD’ın “tak” diye emrettiğini, darbeciler “şak” diye uyguluyordu.
Anadolu sermayesi, “yeşil-mor-eflâtun” renkleriyle kategorize edilirken, onlar hep baş tacı edildiler.
Hazırladıkları “Türkiye’de Demokratik Standartların Yükseltilmesi” adlı sözde ‘Demokrasi Paketi’ ile........
© Haber7
