menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Evlilik yaşını düşürmek: 1965 kalıntısı “Nüfus Planlama” Kanunu revize edilmeli

25 0
23.08.2025

Türkiye, farklı dönemlerde nüfus konusunda farklı politikalar benimsemiş bir ülke.

Cumhuriyet’in ilanından 1965 yılına kadar geçen süreçte, nüfusu artırmaya yönelik politikalar ön planda.

Bu doğrultuda, Atatürk’ün de açık bir şekilde “milli politika” olarak tanımladığı hedef doğrultusunda sadece söylemlerle kalınmıyor; ekonomik, sosyal ve hukuki düzeyde çeşitli uygulamalar hayata geçiriliyor.

Örneğin, doğum kontrol yöntemleri yasaklanıyor. 1926’da yürürlüğe giren Ceza Kanunu ile düşük yaptır(t)mak ağır cezalara tabi tutuluyor. Bu yaptırımlar 1936 yılında daha da ağırlaştırılıyor. Böylece gebeliği önleyici uygulamalar engellenerek nüfus artışı destekleniyor.

Ayrıca, çocuk sayısının artmasına bağlı olarak ailelere ekonomik destekler sağlanıyor. Bu destekler arasında çocuk yardımları, vergi muafiyetleri ve indirimleri var.

Mesela, 1929 yılında çok çocuklu aileler bazı devlet hizmetlerinden muaf tutuluyor. 1931 ve 1932 yıllarında çıkarılan vergi düzenlemeleriyle bu aileler vergi ödemekten de muaf sayılıyor. Aynı zamanda 1931 yılında devlet memurlarına verilen yol harcırahlarında aile bireylerinin sayısı dikkate alınmaya başlanıyor. Devlet hizmetlerinden faydalanmada da aile nüfusuna göre öncelikler tanınıyor.

Yine, çok çocuk sahibi aileler ödüllendiriliyor. Örneğin, 6 ve daha fazla çocuğu olan annelere para ödülü ya da madalya verilmesi öngörülüyor. 1931’de yapılan bir başka düzenlemeyle hazine arazilerinin dağıtımında da ailedeki kişi sayısı dikkate alınıyor.
Belediyeler de işin içine dahil ediliyor. Nüfusu artırma hedefi doğrultusunda Belediye Kanunu (1930) ile belediyelere, halk sağlığını koruyacak önlemler alma, ücretsiz doğum yardımları sağlama ve yoksullara ilaç temin etme yükümlülüğü getiriliyor.

Göçmen politikaları da nüfusu artırma stratejisinin bir parçası olarak........

© Haber7