Boşanma Gerçeği-I: Diziler Boşanmayı Nasıl “Normalleştiriyor”?
Türkiye’de boşanma son yirmi yılda istikrarlı bir artış gösteriyor. TÜİK verilerine göre 2001 yılında 91.994 olan boşanma sayısı, 2024’te 187.343’e yükseldi. Kaba boşanma hızı da aynı dönemde binde 1,4’ten binde 2,19’a çıkmış durumda.
Evliliğin ilk yıllarında (ilk 10 yıl) boşanmalar daha fazla olsa da artık uzun yıllardır evli olanlarda da (50 yaş üstü) boşanmalar artıyor.
Yani maalesef artık Türkiye’nin boşanma gerçeği var! İstesek de istemesek de “Allah’ın sevmediği helal olan boşanma” gerçeği ile karşı karşıyayız.
Elbette bu artışta tek sebep yok; ekonomik, kültürel, bireysel pek çok etken var. Ancak bir faktör özellikle gözden kaçı(rı)lıyor: Medya ve özelde televizyon dizileri.
RTÜK verilerine göre diziler, Türkiye’de en çok izlenen ikinci program türü. “Ben hiç izlemem” diyene “sen istisnasın” denebilir!
Bu dizilerin içeriğine baktığımızda ise “aile dizisi” kılıfıyla sunulan yapımların popüler kültürün (aslında kültürsüzlüğün) etkisi altında şekillendiğini görüyoruz. Baba, baba değil; anne anne değil!
Şiddet, ihanet sarmalı, yasak aşk (aslında şehvet), tüketim çılgınlığı ve entrika gibi temalar artık neredeyse her yapımın temel unsuru ve baştacı. Şahsi çıkar, maddiyat ve hırs ön plana konulmuş........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d