menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dürzülüğün alametleri

30 11
30.07.2025

Ülkemizde birine ‘dürzü’ demek cinayet sebebidir. Bu sıfat ağır bir sövgü ve hakaret sözü olarak kullanılır. Alışverişten döndükten sonra domatesleri beğenmeyen biri pazarcıyı ‘hayırla’ (!) anmak için çok rahatlıkla “Dürzü, çürük domatesleri de sokuşturmuş araya!” diyebilir.

Fakat o dürzülük bugün yaşanan küresel dürzülüğün yanında hafif kalır…

Düşünün…

ABD’nin ülkemiz de dahil coğrafyamızda uyguladığı kaos planı,

Çin’in Doğu Türkistan’da asra dayanan zulmü,

İşgalci ve soykırımcı İsrail’in Filistin politikası,

Yunanistan’ın uluslararası garantörlükler ve karşılıklı anlaşmalara rağmen Kıbrıs ve Ege ‘megalo ideası’,

Rusya’nın başta Kırım olmak üzere otonom bölgelerdeki işgalleri…

Kelimenin tam anlamıyla dürzülük değil de nedir!

***

Geçen hafta bıraktığımız yerden devam edersek…

J.F. Kennedy, 1963’te bir suikastla ortadan kaldırıldı. İşi mafyalar arasındaki çatışmaya, Amerikan derin devleti ile Başkanlık arasındaki yetki paylaşımına kadar getirip bıraktılar. Hatta konuyla ilgili pek çok kitap, televizyon dizisi ve sinema filmi çekildi.

ABD’nin en genç ve ilk Katolik başkanı olan J.F. Kenndy, göreve başlarken, Amerikalıları “insanlığın ortak düşmanları olan zorbalığa, yoksulluğa, hastalığa ve savaşa karşı uzun sürecek bir mücadelenin yükünü taşımaya” çağırmıştı. Göreve geldiğinin ilk dönemlerinde bu konuda başarı da sağladı fakat o bir Katolikti ve savaştan beslenen Protestanlar durumdan hiç de hoşnut değildi.

Suikasttan sonra Babpitst-Presbitarian ve Evangalist ağırlıklı bir düşünce, ABD Başkanlık koltuğunu zehirlemişti. Sonraki başkanlar, İsrail’le daha sıkı işbirliğine girişmiş ve Washington adeta büyük bir Tel Aviv; Tel Aviv ise küçük bir Washington halini almaya başlamıştı.

Merhum Orhan Türkdoğan hocadan okuyalım:

“… Başkanlık sistemi, İsrail’e, yaratılmış ırkların en üstünü mesajını veren ve Mesih’in yeryüzüne inmesi ile tüm inananları kurtarması hususunda ittifak sağlayan Evangelist-İsrail sarmalı, sınırlarımızın hemen ötesinde, medeniyetler savaşını dinler savaşına yönlendiren Huntigton teorisinin gerçekliğini tüm gerçekliği ile ortaya koymaktadır.”

Yani şudur: Evanjelikler ‘Eski Ahit’in yani “Yahudilerin Tanrı’nın seçilmiş halkı (Or La Gayim) olduğunu, Kutsal Toprakların da Yahudilere ait bulunduğunu, Mesih’in gelişiyle birlikte bir dünya egemenliğine ulaşabileceklerini”........

© Haber7