İslam düşüncesinde estetik
Estetik, kısaca ‘duymak’, ‘duyumlamak’, ‘duyumla algılamak’ anlamındadır bir kelimedir.
Vaktiyle Türkçe’mizde “ilm-i bedâyi, ilm-i hiss, ilm-i hüsn” ve “ilm-i cemal” gibi kavramlarla ifâde edilen estetik, konu itibariyle İslam felsefesinde köklü bir geçmişe sahiptir.
‘Gerek tabiatta ve gerekse sanat eserlerinde, güzel hangi şartlara ve kriterlere sahiptir, herkes için geçerli objektif bir güzellik kavramının mevcudiyeti söz konusu mudur? Yahut güzellik sübjektif midir?’ gibi soruların araştırılmasından ibaret olan estetik değer kavramı, şimdiye kadar cevapsız kalan şu soruyu hep sora gelmiştir: Bir şey güzel olduğu için mi biz ona güzel deriz, yoksa biz güzel dediğimiz için mi o şey güzeldir?
GÜZEL VE YÜCE
Ahlak disiplininde “iyi”, mantıkta “doğru” kavramı ne ise, estetikte de “güzel” kavramı odur.
Kelime itibariyle “duyumlama” demek olan estetik kavramı, duyularımıza hoş gelen nesneler için kullanılmıştır. Türkçe’de hoş bulduğumuz nesnelere güzel deriz.
Kısaca güzel ile yüce arasında bir anlam bağı vardır: Güzel olan yücedir veya yüce olan güzeldir.
Yücenin bir estetik değer olduğunu Batı dünyası ancak İ. Kant’ı bekleyerek öğrenebilmiştir.
İnsan, ister kendisi, isterse bir rehber eşliğinde, dünyevî güzellikten hareketle basamak basamak yükselerek yüce güzelliğe ulaşır.
Yüce güzellik, mutlak ve salt güzelliktir. Oraya ulaşan insan, hayatı yaşamaya değer bulur.
“MUTLAK” VE “İZAFΔ GÜZELLİKLER
“Mutlak” ve “izafî” olmak üzere iki güzellik telakkisi bulunmaktadır.
İslâm kültüründe “Mutlak” güzellik, “ilahî güzellik” şeklinde yorumlanmıştır. Böylece idealist-metafizik bir estetik anlayışının temellerini atmıştır.
Böylece insan maddeyi aşarak, duyumlanır güzellikten manevî güzelliğe ulaşılır; ruhun yakınlık duyduğu şey güzel, yakınlık duymadığı şey de çirkindir.
Mevlâna öncesi estetik anlayışının........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein